Sana inanmıyorum. Seni temsil etmeyi Kabul etmemin tek nedeni daha fazlasını bildiğini söylemiş olmandı. | Open Subtitles | السبب الوحيد لموافقتي على تمثيلك هو لأنكِ قلتِ أنّ هناك المزيد |
Bu konuşmayı Kabul etmemin tek sebebi... elinde bana karşı ne olduğunu merak ettiğim içindi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لموافقتي على إجراء هذه المقابلة |
Bu kibirli ıngiliz'in poposunu öpmeyi Kabul etmemin tek nedeni "F" alıyoruz diye düşünmemdi. | Open Subtitles | السبب الوحيد لموافقتي على تملق ذلك البريطاني البغيض هو ظني بأني سأحصل على درجة رسوب |
Hiç gitmedi zaten. Seninle çıkmayı Kabul etmemin tek nedeni sana karşı kibar olmaya çalışmamdı. | Open Subtitles | إطلاقاً، فالسبب الوحيد لموافقتي على الخروج معك هو المحاولة أنْ أكون لطيفة |
Kaçmayı Kabul etmemin tek sebebi budur. | Open Subtitles | هذا هو السبب الوحيد لموافقتي على الهروب |
Kabul etmemin tek sebebi, hayır deme gibi bir şansımın pek mümkün olmayışıydı. | Open Subtitles | السبب الوحيد لموافقتي لأنّ الرفض -لا يبدو حقاً مثل خيار |
- Kabul etmemin tek sebebi H.R.'di. | Open Subtitles | السبب الوحيد لموافقتي على هذا كان (إتش آر) |