yakın zamandaki başarını duyan bir başka kadın olduğundan korktum. | Open Subtitles | كنت خائفة أن تكون إمرأة أخرى عرفت عن نجاحك الوشيك |
yakın tehlike durumu sadece polisin olay yerinde bir boğuşma duyduğu zaman geçerlidir. | Open Subtitles | الخطر الوشيك يتحقق فقط إذا سمعت قوات القانون تهديداً عنيفاً أو صراعاً بالمكان |
Beklenen yakın ölüm varken, ziyaret edilecek en güzel yer geçmiş oluyor. | Open Subtitles | لا شيء يجعل الماضي مكاناً أكثر جمالاً لزيارته عن توقع الموت الوشيك |
ve ikisi arasındaki bu zaman farklılığı bize yakında insan nüfusu arasında gerçekleşecek olan salgının erken uyarısını verir. | TED | و هذا هو الفرق في الوقت بين الإثنين الكشف المبكر ، الإنذار المبكر هو ما يمكننا الحصول عليه حول الوباء الوشيك في السكان |
yakında gerçekleşecek nörolojik ilerlemenin etkisi hakkında birkaç kelime daha konuşup bitirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان اختم كلامي بأن أتحدث عن تاثير الإختراق العصبي الوشيك |
Az bilinen tıbbi bir terim var, adı "Yaklaşan azap". | TED | هناك مصطلح طبي معروف و موثق غير معروف يدعي الموث الوشيك |
Sadece kan kokusu değil, yakın bir ölümün kokusu olmak zorunda. | Open Subtitles | ليس فقط رائحة الدم. أنه يجب أن يكون رائحة الموت الوشيك. |
Ben her zaman o çocuğum... işlenmiş ve yakında işlenecek suçların sonucu çıkması yakın terörden gelecek olan cüzzamdan ve pirelerden önce hep o çocuk olarak kalacak olanım. | Open Subtitles | انا ذلك الطفل في مشهدِ من الخطر الوشيك والمرض القريب وعلى وشك ارتكاب جريمة |
Ölümünün çok yakın olduğunu öğrendiğin için mutluyum. | Open Subtitles | يسعدني أنكِ بدأت تتقبلين موته الوشيك ببساطة |
Tasavvur edemediği şey, basit olduğunu düşündüğü, önemsiz gibi görünen bu hareketinin, yakın gelecekte ölümüyle sonuçlanacağıydı. | Open Subtitles | قليلاً ما عرف وقتها أن هذا الفعل البسيط الحميد سيؤدي إلى موته الوشيك |
Daha önce de örneği görülmüş yakın tehlike durumlarında, geçerli bir belge olmadan yasanın depo dolabını araştırma yetkisi vardır. | Open Subtitles | تحت طائلة الخطر الوشيك السلطات القانونية لديها واجب اقتحام حجرة التخزين تلك دون مذكرة شرعية |
yakın zaman sonraki nikahınız için sizi resmen tebrik etmediğim aklıma geldi. | Open Subtitles | لقد خطر لي أنني لم أهنئكَ رسمياً بمناسبة زفافكَ الوشيك |
Peki, bu vizyon nasıl alındı sence? İnsanların yakın kıyamet ihtimaline nasıl tepki verdiklerini düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | في اعتقادك، كيف استُلمت هذه الرؤية كيف استجاب الناس لفكرة الهلاك الوشيك |
yakında gerçekleşecek nörolojik ilerlemenin etkisi hakkında birkaç kelime daha konuşup bitirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان اختم كلامي بأن أتحدث عن تاثير الإختراق العصبي الوشيك |
Elbette, yakında yapılacak adli davanın beklenmesi... rekabeti ortadan kaldırabilir. | Open Subtitles | بالطبع، ترقب العقد القضائي الوشيك بحد ذاته قد يطهر السوق بشكل كبير |
Henüz haberi yoktu ama, bu masumca görünen olay çok yakında onun ölümüne neden olacaktı. | Open Subtitles | قليلاً ما عرف وقتها أن هذا الفعل البسيط الحميد سيؤدي إلى موته الوشيك |
Kayıp Kitapta yer alan astrolojik sembollere dahi uyuşmakta gibi görünüyor, sanki yakında gerçekleşecek değişimin gizlenmiş ipuçları gibi. | Open Subtitles | تُشير إلى التغيير الوشيك المثير للإهتمام في الصورة الثانية هو الرجل ذي القوس |
Bu Yaklaşan saldırı hangi zaman aralığında olacak, bir fikriniz var mı? | Open Subtitles | هل لدينا أى فكره متى سيكون هذا الهجوم الوشيك ؟ |
Eğer dediğiniz doğruysa, Kelowna hükümeti Langara'nın Yaklaşan yıkımından... ..tek başına sorumludur. | Open Subtitles | إذا كنت تقول الحقيقة، فإن حكومة كيلونان تتحمل المسؤولية كاملة للدمار الوشيك للانجارا. |
Bakan Chaska, ordunuzun beceriksizliği beni endişelendirse de aramamın nedeni Yaklaşan teslim tarihini görüşmek. | Open Subtitles | وأتصل بكِ الآن.. لمناقشة الموعد النهائي الوشيك فهمت |
Hastanın acilen yapılması gereken kalp masajı için kendimi ve ekipmanlarımı hazırlamıştım. Hastaya yaklaşmakta olan sonundan bahsetmeye başladım. | TED | و بينما اجهز نفسي و معداتي لازمته القلبية الوشيكة بدأت اخبار المريض بموته الوشيك |