| Mike, tatlım, bütün gün sana ulaşmaya çalıştım. | Open Subtitles | مايك ، عزيزي ، حاولت الوصول إليك طول اليوم. |
| Mike, tatlım, bütün gün sana ulaşmaya çalıştım. | Open Subtitles | مايك ، عزيزي ، حاولت الوصول إليك طول اليوم |
| Bütün sabah sana ulaşmaya çalıştım. Nerelerdeydin? | Open Subtitles | كنت أحاول الوصول إليك منذ الصباح على أي شئ كنت تعمل؟ |
| Sana ulaşmak benim şişko karının amcığına ulaşmaktan zor, zenci. | Open Subtitles | الوصول إليك أصعب من الوصول إلى فرج إمرأتي البدينة |
| Size ulaşmaya çalışıyorduk. Yakalanmış olmanızdan korktuk. | Open Subtitles | لقد نحاول الوصول إليك نحن خائفين أن يمسك بنا |
| sana ulaşmaya çalıştım. Benim için neyin var? | Open Subtitles | كنت أحاول الوصول إليك أمس ماذا لديك من أجلى ؟ |
| sana ulaşmaya çalışıyordum, fakat hatlar kesilmişti. Ne oldu? | Open Subtitles | لقد كنت أحاول الوصول إليك و لكن الخطوط كانت مغلقة |
| Belediye başkanını ara, sana ulaşmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | إتصل برئيس البلديه. لقد كان يحاول الوصول إليك. |
| Hayır, sana söyledim. sana ulaşmaya falan çalışmıyordum. | Open Subtitles | كلا، أخبرتُكَ بأنني لم أكن أحاول الوصول إليك |
| Bak, bunu bir şekilde düzeltebilmek için sana ulaşmaya çalıştım. | Open Subtitles | انظر، حاولت الوصول إليك لإصلاح هذا بطريقة ما |
| sana ulaşmaya çalıştım. Bir milyon mesaj bıraktım. | Open Subtitles | لقد حاولت مراراً الوصول إليك لقد أرسلت لك مئات الرسائل |
| Bir saattir sana ulaşmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لقد حاولت الوصول إليك طيلة الساعة الفائتة |
| 6 saattir sana ulaşmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول الوصول إليك لمدة ست ساعات. |
| sana ulaşmaya çalışıyorum sana yardım etmeye çalışıyorum ama reddediyorsun! | Open Subtitles | أنا أحاول الوصول إليك أحاول المساعدة و لكنك ترفض |
| Belki nihayet ellerini kirletmeden sana ulaşmaya çalışıyordur. | Open Subtitles | أنا لا أعرف لها. حسنا، ربما كان هو في النهاية الوصول إليك دون الحصول على يديه الخاصة القذرة، بطبيعة الحال. |
| Son bir saattir cep telefonundan sana ulaşmaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | إنها تحاول الوصول إليك علي الهاتف طوال الساعة الماضية. |
| Hedef haline geldim. Sana ulaşmak için en kolay yol bendim. | Open Subtitles | لقد اصبحت هدفاً ، و اسهل طريق للوصول إليّ كانت الوصول إليك |
| Size ulaşmaya çalışıyorum çünkü sizi kurtarmak için burdayım. Bir yayınevinde çalışıyorum. | Open Subtitles | حاولت الوصول إليك لأنقذك أنا من دار النشر |
| - Sana eremiyorum! - Amy, hadi, yaparsın! | Open Subtitles | لا يمكنني الوصول إليك - هيا، يمكنك هذا - |
| İkinci bir fırsat vardı, seninle iletişim kurabildiğim zaman. | Open Subtitles | كان هناك ظهر آخر كان هناك آخر ، حين كنت لا أستطيع الوصول إليك |
| Mesaj da attım, aradım da. Ulaşılması zor adamsın. | Open Subtitles | وعلى الهاتف ، واتصلت بك من الصعب الوصول إليك |
| Sonunda telefonunu açtin. Günlerdir sana ulasmaya çalisiyorum. | Open Subtitles | وأخيرًا رددت على هاتفك، إنّي أحاول الوصول إليك منذ أيّام. |
| Kara havuzun iptal olduğunu öğrenince ve Sana ulaşamayınca gerçekleşti. | Open Subtitles | لقد كان من الضرورة أن يتمّ عندما إكتشفت بأن المزايدة قد أُلغيت ولم يكُ بوسعي الوصول إليك. |
| Eğer sana ulaşabilirsem... belki de... | Open Subtitles | ... إذا كان بأمكاني الوصول إليك في تلك الغرفة, ربما |