kısa sürede bu kadarını yapabildiler. | Open Subtitles | ماجي هل أنتي المشرفة الخاصة بنا؟ هذا هو أفضل ما أمكنهم تدبيره في مثل هذا الوقت الضيق |
Bu kadar kısa sürede yanımıza çekmemiz zor olur. | Open Subtitles | سيكون من الصعب تجنيدها فى هذا الوقت الضيق |
Bu kadar kısa sürede bu iyiliği yaptığın için minnettarım. | Open Subtitles | الذي لم تعلمني إياه القوات البحرية كان كيفية الاسترخاء أقدر لك قيامك بهذا المعروف بمثل هذا الوقت الضيق |
Bize verdiğiniz bu kadar kısa zamanda nasıl onaylayıp, kontrol edeceğiz öyküyü? | Open Subtitles | من القصة التي تعمل عليها في هذا الوقت الضيق الذي لدينا؟ |
Hepinize, bu kadar kısa zamanda geldiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | ونشكركم جميعاً على الحضور، في ذلك الوقت الضيق |
Hepinize, bu kadar kısa zamanda geldiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | ونشكركم جميعاً على الحضور، في ذلك الوقت الضيق |
Dışarı çıkıp yardım ettiğin için sağol Eric. Özellikle de bu kadar kısa sürede. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً لك (ايريك) على مساعدتك وخاصة بها الوقت الضيق |
Bu kısa zamanda hem uçmayı hem de avlanmayı öğrenmek zorundalar. | Open Subtitles | وفي هذا الوقت الضيق عليهم أن يتعلمو كيفية الطيران والبحث عن الطعام |