Arkadaşlar, Jericho'ya bu zor zamanlarda liderlik etmem için bana güvendiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | اصدقائي , شكرا لكم لمنحي ثقتكم لقيادة جيركو خلال هذا الوقت العصيب. |
Arkadaşlar, Jericho'ya bu zor zamanlarda liderlik etmem için bana güvendiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | اصدقائي , شكرا لكم لمنحي ثقتكم لقيادة جيركو خلال هذا الوقت العصيب. |
Şahsınızın da kendisi gibi ilerici fikirlere sahip olduğunuzu düşüncelerinizin aynı paralelde olduğunu ve bu zor zamanda, işbirliği yapabileceğinizi düşünüyor. | Open Subtitles | الأمير يشعر بأن كلاكما... كلاكما متدمناً، متماثلان التفكير... وقد توفقان بالعمل معاً في هذا الوقت العصيب |
Şu zor zamanda bile... ayrılık fikrini düşünürken bile, birbirinizden güç alıyorsunuz. | Open Subtitles | حتى في مثل هذا الوقت العصيب عندما تكونا تتأملان فكرة الإنفصال لا يزال بإمكانكما أن تستمدا القوة من... |
Eski kocan bu zor zamanları atlatmamda oldukça yardımcı oluyor. | Open Subtitles | زوجكِ السابق يقوم... بعمل رائع في مساعدتي على تجاوز هذا الوقت العصيب. |
Sizi bu kriz zamanında bıraktığım için çok ama çok üzgünüm. | Open Subtitles | يؤسفني للغاية أن أتركك في هذا الوقت العصيب. |
Bu zor zamanlarında elimizden ne gelirse yapacağız. | Open Subtitles | بالطبع، سنقوم بأي شيء من أجل المساعدة. في هذا الوقت العصيب. |
Bu zor zamanlarda annesine tek başına destek olmak zorunda değil ki. | Open Subtitles | لا يجب أن يساعد أمه بهذا الوقت العصيب لوحده |
Hepsi arkadaşlar ve bu zor zamanlarda birbirlerini destekliyorlar. | Open Subtitles | جميعهم أصدقاء، ويدعمون بعضهم البعض خلال هذا الوقت العصيب. |
Majesteleri, bu gibi zor zamanlarda yoksullara yardım etmenin hükümdarlığın itibarını arttıracağına inanıyor. | Open Subtitles | جلالتها تؤمن أن مساعدة الفقراء في هذا الوقت العصيب سينقذ سمعة التاج |
"Sevgili Sally, bu zor zamanlarda düşüncelerimiz ve dualarımız seninle ve ailenle birlikte, | Open Subtitles | "العزيزة سالي، دعواتنا وقلوبنا معكِ "ومع أسرتكِ خلال هذا الوقت العصيب |
Bu zor zamanda gösterdiğiniz merhamet için teşekkürler, Bay Simmons. | Open Subtitles | أشكرك , سيد (سيمونز) , للشفقة في هذا الوقت العصيب |
Bu zor zamanda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أعتذر عن إزعاجك في هذا الوقت العصيب. |
Bu 10,000 doların acınızı dindirmeyeceğini biliyorum ancak umarım cenaze masraflarında ve bu zor zamanda ailenize yardımcı olur. | Open Subtitles | $أعلم أن صكاً بقيمة 10.000 لن تمحُ ألمك لكننا نرجو أن يغطي المبلغ تكاليف الجنازة وأن تساعد عائلتك في هذا الوقت العصيب |
Bu zor zamanları atlaman için David bizi davet etti. | Open Subtitles | طلب (ديفيد) منا الحضور الليلة لمساعدتكِ في اجتياز هذا الوقت العصيب |
Bu kriz zamanında şehrin istikrara ihtiyacı yok mu sence? | Open Subtitles | ألا تظنين أنه أكثر آمانًا في هذا الوقت العصيب للمدينة لتحقيق الإستقرار ؟ |
Baracus'ün Weckler'ın ölümüyle bir alakası yoksa kriz zamanında zombi belediye başkanına yardım edebilirsin. | Open Subtitles | لو تبين أن (باراكس) لم يكن متواطئاً (في وفاة (واكلر حينها سيكون بوسعك مساعدة أول محافظ من الزومبي في الوقت العصيب |
Sizden bu zor zamanlarında ailenin özel hayatına saygı göstermenizi rica ediyoruz. | Open Subtitles | ونطلب منكم احترام خصوصية العائلة في هذا الوقت العصيب -هل لديكم مشتبه به .. |