Bu kadar geç saatte yolu arabalarla paylaşmaya pek alışık değilim de. | Open Subtitles | لم أعتد على رؤية السيّارات على هذا الطريق في هذا الوقت المتأخّر. |
Bu kadar geç saatte gelmeme izin verdiğiniz için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرًا لك على السماح لي بالزيارة في هذا الوقت المتأخّر جدًّا. |
Sizi yatağınızdan bu kadar geç kaldırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أعتذر عن إيقاظك في هذا الوقت المتأخّر. |
Benimle bu geç saatte buluştuğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | لديّ ثمّة أمر طاريء يا (داني)، شكراً لمقابلتي هذا الوقت المتأخّر |
Sizi yatağınızdan bu kadar geç kaldırdığım için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا أعتذر عن إيقاظك في هذا الوقت المتأخّر. |
Bu kadar geç aradığım için üzgünüm ama şu an bilgisayarımda gördüğümü sana anlatmalıyım. | Open Subtitles | أنا آسفٌ لاتّصالي في هذا الوقت المتأخّر لكني أريد أن أخبرك عن شيء على شاشة حاسوبي الآن |