Güçlü kuyruk rüzgarları vardı ve Boston Logan Havaalanına zamanında inmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | و نتوقع ان نصل الى بوسطن مطار لوغان تقريبا فى الوقت المحدد |
Yırtınıyorum, ama burası o kadar erkek merkezli bir yer ki, röntgenleri ve testleri bir türlü zamanında yaptıramıyorum. | Open Subtitles | كنتأركلمؤخرات، لكن هذا المكان مجرد نادٍ للأولاد لا يمكنني أن أحصل على نتائج الأشعة أو التحاليل في الوقت المحدد |
Böyle güvenilir izleyicilerle, Peerzadalar festivallerini zamanında bitirebildiler. | TED | مع شجاعة حضور مثل هذه، استطاعت عائلة بيرزاده اختتام مهرجانهم في الوقت المحدد. |
Şelalenin çok uzağına gitme, tam vaktinde orada olacağım. | Open Subtitles | لا تتجولين بعيداً عن الشلال , وكوني هناك في الوقت المحدد |
Takip ekibini atlatmalı ve yakalanmadan vaktinde bayrağa ulaşmalısınız; | Open Subtitles | أنت يَجِبُ أَنْ تَتجنّبَ إمساكك من قبل ضباط المتابعة وتصل إلى العلم في الوقت المحدد |
Ama hepimiz yükseklik korkusunu, sallanan asansörün verdiği korkuyu, aşırı kokuyu ve zamanında bitirme stresini aştık. | TED | لكننا جميعًا تجاوزنا الخوف من الارتفاعات، والرافعات المتأرجحة، وقوة الرائحة وتوتر عدم إنهاء المشروع في الوقت المحدد. |
Hatta ders kredilerimi zamanında tamamladım ve mezun oldum. | TED | حتى انهيت المواد المقررة في الوقت المحدد وتخرجت مع فصلي |
Derse katılımı daha iyi olacak ve okula daha çok zamanında gelecek. | TED | سيكون لديها حضورًا مدرسيًا أفضل، وستحضرُ في الوقت المحدد غالبًا. |
Ancak bu fikir müzisyenlerimin ekipmanlarını zamanında kurmasından çok daha fazlasını yapabilir. | TED | تستطيع هذه الفكرة خدمة الناس أكثر من مجرد توصيل الموسيقيين إلى حفلاتهم في الوقت المحدد. |
Dakik olunması gerektiğine inanıyorum. Pratikte, örneğin, zamanında başladığımızda, zamanında bitirdiğimizi gördüm. | TED | اعتقد انه عليك ان تأتي في الوقت المحدد, لكنني لم اشعر بأهميته إلاَّ عند التدريب نبدأ في وقت محدد, وننتهي في وقت محدد. |
zamanında başlamanın, ve zamanında bitirmenin önemine inandım. | TED | اعتقد في البدء عند الوقت المحدد, كما الإنتهاء عند وقتٍ محدد. |
Anlatması uzun bir hikaye ancak hepsini zamanında yetiştirdim ve çok güzel karşılandılar. | TED | هناك قصة طويلة لذلك, لكنني قمت بأنجازها جميعا في الوقت المحدد وكان قبولها بشكل ممتاز جدا |
Bunu zamanında yaptığınızda puan kazanmalısınız. zamanında yapmadığınızda puan kaybetmelisiniz. | TED | يفترض لك أن تأخذ نقاط لفعلها في الوقت المحدد يفترض لك أنت تخسر نقاط لعدم فعلها في الوقت المحدد |
Neyse, bütçeyi zamanında hallettik, her şey tamam. | Open Subtitles | لقد انهينا المزانية في الوقت المحدد اذا كل شيء يجري على نحوٍ جيد |
Merhaba baylar, vaktinde geldiğiniz için teşekkürler. | Open Subtitles | مرحبا بكم ، شكرا لحضوركم في الوقت المحدد |
Yedi buçukta demişti. vaktinde gelir sanırım. | Open Subtitles | قال في السابعة والنصف، أعتقد أنه سيأتي هنا في الوقت المحدد |
Tam vaktinde geldin. Hiç güzel sesler duymadın mı? | Open Subtitles | أتيت في الوقت المحدد ألم تستمع أي أصوات جميلة |
Oraya asla vaktinde yetişemeyiz! | Open Subtitles | هذا سخيف لن نكون هناك في الوقت المحدد أبداً |
üzgünüm gençler,trafiğe takıldım geç kaldım sana söyledim,sen hiç bir Zaman vaktinde gelmedin | Open Subtitles | آسف يا شباب ، لقد تأخرت لقد سئمت من زحمة السير هذه قلت لك ، أنت لا تصل أبدا في الوقت المحدد وهم |
Dash'in ödevlerini yapmasını sağla. Ve ikiniz de vaktinde yatın. | Open Subtitles | تاكدي بان داش قام بحل جميع وظائفه وانتما الاثنان اذهبوا للنوم في الوقت المحدد |
Kaybettiğimiz zamanı kapatma ilhamı geldi birden bana | Open Subtitles | لدي مصدر إلهام لكيفية رجوعنا في الوقت المحدد |
Onu öldürmen gerektiği Zaman öldürseydin, yüzüne bir şey olmazdı. | Open Subtitles | لو كنت قتلته في الوقت المحدد لكنت الآن لديك الجرأة |
Ama eminim teslim tarihine yetişir. | Open Subtitles | لكن أنا متأكد أننا سنسلمها في الوقت المحدد |