"الوقت غير مناسب" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Kötü bir zaman
• iyi bir zaman değil
• Şimdi sırası değil
• Kötü bir zamanlama
• zamanı değil
• Kötü bir zamanda
• vakti değil
• Müsait değilim
• doğru zaman değil
• uygun bir zaman değil

Alo? Konuşmak için Kötü bir zaman mı?
مرحباً, هل الوقت غير مناسب للكلام؟

Umarım bu Kötü bir zaman değildir.
أتمنى ألا يكون الوقت غير مناسب

Tatlım, şu an iyi bir zaman değil.
عزيزتى, الوقت غير مناسب الآن. بمجرد أن يكون لدىّ وقت فراغ سأنزل لكِ, اتفقنا؟

Bunun için iyi bir zaman değil... Yarın gitsem olur mu? Hayır, hayır.
الوقت غير مناسب الآن هل بامكاني أن اذهب غداَ؟

Ryan'a hakettiği saygıyı sunmak için elverişli bir zaman olacaktır ama Şimdi sırası değil.
ستكون هناك فرصة لتقديم واجب العزاء بشكل يليق به, لكن الآن الوقت غير مناسب

Dinle, Kötü bir zamanlama. Akşam yemeği yemek üzereyiz.
اسمع , الوقت غير مناسب سنتناول الطعام الان

Biliyorum, zamanı değil, ama bir şeyler oldu...
اعرف ان الوقت غير مناسب ولكن اشياء قد حدثت

Rahatsız ettiğim için özür dilerim.Umarım Kötü bir zamanda gelmedim.
آسفة لمضايقتك اتمنى ان لايكون الوقت غير مناسب

Kötü bir zaman mı?
هل الوقت غير مناسب

- Kötü bir zaman mı? - Sorun değil.
هل الوقت غير مناسب لا بأس.

Kötü bir zaman.
الوقت غير مناسب نوعاً ما

Tamam, Joe, bak, çok üzgünüm ama şu an biraz Kötü bir zaman.
(حسنًا يا (جو انظر، أنا آسف حاليًا الوقت غير مناسب

Tanrı'nın tek oğlu, onun günahları için öldü ama "iyi bir zaman değil" demek.
إبن الرب الأوحد الذي مات جراء خطاياه ولكن الوقت غير مناسب

Senin halledebileceğine inancım tam fakat her şekilde bu çok iyi bir zaman değil.
أؤمن بقدرتك على ذلك، لكن في مطلق الأحوال الوقت غير مناسب.

Sanırım bu, pek iyi bir zaman değil. Sonra gelebilirim.
ربما يكون الوقت غير مناسب سآتي فيما بعد

Şu an hiç iyi bir zaman değil, profesör.
الوقت غير مناسب الآن يا بروفيسور

Şimdi sırası değil. - Annen dışarıda ya da...?
ـ الوقت غير مناسب ـ هل والدتك الخروج أو ...

Hayır, ama Kötü bir zamanlama.
لا، لكن الوقت غير مناسب.

Demek oluyor ki birşeyler biliyorsun... ve hâlâ oynayabileceğin bir oyun olduğunu sanıyorsun... fakat, şu an bunun zamanı değil.
وهذا يعنى أنكِ تعرفين شيئاً ومازلتى تعتقدى أن هناك لعبة يمكنكِ لعبها لكن الآن الوقت غير مناسب

Oh, Bayan Hamilton, çok Kötü bir zamanda aradınız.
سيدة هاملتن، الوقت غير مناسب.

Sessiz ol doktor, korkmanın vakti değil şimdi. Onun vakti sonra.
هدئ من روعك، ايها الدكتور الوقت غير مناسب للهلع

Bekleyebilir mi; Müsait değilim de?
هل يمكن لهذا الأمر الانتظار؟ لأن الوقت غير مناسب

Senden bir iyilik isteyecektim ama doğru zaman değil galiba.
كنت سأطلب منك صنيعًا، لكن يبدو أن الوقت غير مناسب.

Peder, uygun bir zaman değil. Daha sonra gelin. Kızınızla konuşmalıyım.
أيها القس، أخشى أن الوقت غير مناسب ستضطر للعودة فيما بعد