Bu ilacın geliştirilmesine ne kadar zaman ve emek harcadığımı anlamalısın. | Open Subtitles | يجب أن تفهم قدر الوقت والجهد الذين بذلتُهما لصنع هذا الدواء |
Ve birçok yönden aslında, yararsızdan da beterler çünkü onları sadece hayatta tutmak için o kadar fazla zaman ve enerji harcamamız gerekiyor ki. | TED | بل وفي نواحٍ أخرى عديدة هم في الحقيقة أسوأ من ذلك، حيث نحتاج إلى تكريس الكثير من الوقت والجهد فقط لإبقائهم على قيد الحياة. |
Sadece bir saniye düşünün. IŞİD mesajının iletimini sağlamak için işitme engelliler için bile zaman ve çaba sarf ediyor. | TED | فكروا بذلك للحظة: بذلت داعش الوقت والجهد للتأكد أن رسالتها تصل إلى الصُم وضعيفي السمع. |
Önemsediğimiz bir amaç olmalı çünkü zaman ve emek harcayacağız. | TED | يجب ان يكون هناك هدف نسعى لأجله، لأن ذلك يتطلب الوقت والجهد. |
Size yardımcı olup olmadığımı ve istediğiniz şeyi elde etmenizi sağlayıp sağlamadığımı bilmiyorsam mektup yazmak için harcadığım zaman ve emek hakkında nasıl hissederim? | TED | الآن، كيف لي أن أشعر حيال الوقت والجهد الذي أخذته لفعل ذلك، بينما ليس لدي فكرة إن كنت قد ساعدتك، إن ساعدتك في دخول الشيء الذي تريده؟ |
Sana izin verip bu işleri batırman için... çok fazla zaman ve enerji sarf ettim! | Open Subtitles | لقد ضيعت عليك الكثير من الوقت والجهد لأدعك تذهب وتفسد الأمور |
Sana izin verip bu işleri batırman için... çok fazla zaman ve enerji sarf ettim! | Open Subtitles | لقد ضيعت عليك الكثير من الوقت والجهد لأدعك تذهب وتفسد الأمور |
O nerede, ben orada veya aynı zaman ve enerjiyi NASCAR yarışlarını takip ederek harcayabilirim. | Open Subtitles | أو يمكنني أن أضيع نفس الوقت والجهد في متابعة سباق ناسكار |
Bu filme harcanan zaman ve emeği düşünmüyor musun? | Open Subtitles | ألا تستطيع التفكير في الوقت والجهد اللذين بُذلا لصنع هذا الشريط؟ |
Olabilir ama en azından o bana zaman ve enerji harcıyor! | Open Subtitles | حسنا، ربما، ولكنه على الأقل يحاول أن يضع بعض الوقت والجهد! |
O ölürse işi bırakıp burayı terk edebilir ve bunun olmasına müsaade etmesi için çok fazla zaman ve güç harcadım. | Open Subtitles | وإذا توفيت، فقد يترك قوة الشرطة، وقد يرحل، وقد إستثمرت الكثير من الوقت والجهد في هذا الشاب، ولن أترك ذلك يحدث! |
Ve onu fazla abartılmış bir paparazziyle çok fazla zaman ve enerji harcayıp şansı varken yapabilecekken yapamadığı şeyleri görmek istemiyorum. | Open Subtitles | ولا اريد رؤيتها تفوت ما يمكنها ان تصل اليه لانها استهلكت الكثير من الوقت والجهد |
Basamağı her zaman bildiğim haliyle, yüzümü merdivene dönerek çıkmaya çalıştım. Günler boyu, başarısızlıkla. Ta ki bu işi başarmak için harcadığım zaman ve gayretin karşılığında elde edeceklerimin açıkça orantısız olduğunu anlayana kadar. | TED | حاولت صعود حافة الرصيف بالطريقة التي عرفتها دومًا، إلى الأمام، لأيام طويلة، دون نجاح، حتى أصبح واضحًا أن الوقت والجهد الذين استثمرتهما في هذه المحاولة كانا متناسبين عكسيًا مع الاستفادة من نتيجتها. |
Bu kadar zaman ve bu kadar çaba boyunca sahip olduğumuz tek şey. | Open Subtitles | كل هذا الوقت والجهد وهذا ما نحن عليه |
şekilde oynadılar. (Gülüşmeler) Buna harcanan zaman ve efor gerçekten inanılmaz. | TED | وأيضاً اللعبة." (ضحك) ومقدار الوقت والجهد المبذول لفعل ذلك غير معقول على الإطلاق. |