Birisi için Paris'e gideceğim. Bu yüzden iki gündür burada bekliyorum. | Open Subtitles | لقد امضيت هنا يومين فى انتظار شخصا ما للذهاب الى باريس |
"Majeste, iki haftada birisi Londra'ya gidip Paris'e dönebilir. " | Open Subtitles | الرسول يمكث اسبوعين للذهاب الى الماسات و الرجوع الى باريس |
Ben Paris'e gidiyorum ve eğer istersen benimle orada buluşabilirsin. | Open Subtitles | سأذهب الى باريس و ان كنت تريد يمكنك ملاقاتي هناك |
Bay Moray bizzat Paris'e giderek, son moda ne var diye araştırdı. | Open Subtitles | لقد ذهب السيد موراي بنفسه الى باريس ليبحث عن اجدد صيحات الموضة |
Paris'te gemiden indikten sonra. Biz sıcaktan olduğunu düşünmüştük. | Open Subtitles | كان هذا على القارب الى باريس,ولكننا ظننا انها ربما بسبب الحرارة |
Neden numara yapmak istediler, annem daha önce Paris'e hiç gelmemişti? | Open Subtitles | لماذا يريدوا ان يتظاهروا وكانها لم تأتى الى باريس ؟ |
Hayır, ben nakliye aracı bekliyorum. Paris'e gitmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | لا , فى الحقيقه , انا منتظر مواصله انا احاول الوصول الى باريس |
Paris'e gelmek için en küçük şansı bile kaçırmıyor. | Open Subtitles | انها تنتهز أدنى فرصة تتاح لها لكي تأتي الى باريس |
- Aynen öyle. Dün saat dörtte Lebel'le birlikte Paris'e geldim. | Open Subtitles | انها بسيطه جدا البارحه , جئت مع ليبل الى باريس |
Paris'e geze geze mi geliyorlar? | Open Subtitles | اى طريق سلكوه , الطريق السياحى الى باريس ؟ |
Bak, bu işin içinde olmak istemiyorsan Paris'e dönebilirsin. | Open Subtitles | اسمع. إن لم يرق لك الأمر فلتعد إذاً الى باريس |
- Baron Danglars,Paris'e sadece bir ay kalmak için geldim | Open Subtitles | بارون دانجلر ,لقد اتيت الى باريس وفى نيتى البقاء لمده شهر فقط |
Oh, evet, bir dakika. Yarın Paris'e gidiyormuş. | Open Subtitles | انتظر لحظة, انه سوف يسافر الى باريس اليوم |
Lord Edgware'in Paris'e gitmek için ayırdığı 3000 sterlin karşılığı frankı alarak kaybolmuş. | Open Subtitles | ومعه 3000 فرانك فرنسى, كان اللورد ادجوار سيحولهم الى باريس |
Paris'e geri döndüğünde, hoş New Yorklulardan övgüyle bahsedeceksin. | Open Subtitles | عندما تعود الى باريس فانك ستهذي حول مدى جمال نيويورك |
Paris'e ne getirdi seni böyle? Üstüme vazife değil, tabii de. | Open Subtitles | ما الذي اتى بك الى باريس اعلم ان ليس سؤالي ضروري بالتاكيد |
Seni Paris'e götüreceğim. Eğer sanatı pisletmek istiyorsan... | Open Subtitles | ساخذك الى باريس ان اردتي التبول على الفن |
- O zaman Paris'e gelebilir mi sence? | Open Subtitles | اتعتقد بانه يستطيع القدوم الى باريس اذن ؟ |
Tek istediğim şey, Paris'e gidip Silahşorlar'a katılmak. | Open Subtitles | كل ما اردته هو الوصول الى باريس والإنضمام الى الفرسان |
Piyade Eri Coolidge tarafından Paris'e gitmek üzere denize çıktıkları gün alınmış. | Open Subtitles | اشتراها العريف دوجبي ارين كوليدج وفي اليوم الذي ابحر الى باريس |
Dale, tüm bu anıları, cuma sabahı Paris'te olabilmek için geride bıraktı. | Open Subtitles | ربما كانت كل تلك الذكريات هي ما جعلت ديل يغادر الى باريس في يوم الجمعة ذاك |