ويكيبيديا

    "اليابسة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • karada
        
    • kara
        
    • karaya
        
    • karadan
        
    • toprak
        
    • kıyıya
        
    • karadaki
        
    • anakaraya
        
    • toprağa
        
    • karayı
        
    • sahile
        
    • anakara
        
    • Kuru
        
    • anakarada
        
    • topraklarda
        
    Ona senin gibi karada nefes alabileceğini ağzımdan kaçıracağımı zannettin. Open Subtitles هل تعتقدين أني سأفشي أنه يستطيع التنفس على اليابسة مثلك؟
    karada bir gün ve bir geceden daha fazla kalamam. Open Subtitles لا أستطيع المكوث على اليابسة لأكثر من نهار و ليلة
    Çiftleştikten sonra dişi doğal maddeyi bırakmak ve kendisini kara üzerine sürüklemek zorundadır. Open Subtitles بعد التزاوج.. يكون على الأنثى أن تغادر بيئتها الطبيعية وتجر نفسها على اليابسة
    Buzlar eridiğinde kutup ayıları kara parçasına gitmek zorunda kalırlar. Open Subtitles مع ذوبان الجليد تصبح الدببة مرغمة على التوجه نحو اليابسة
    Ayrıca her boyuttaki ağaca yerleştiler, ve tabii ki, karaya da yerleştiler. TED وطيور ذات أحجام مختلفة تقطن الأشجار وبالطبع فهم يقطنون على اليابسة أيضا
    Neden ikiniz de karaya çıkıp geminin komutasını bana vermiyorsunuz. Open Subtitles الذي لا كلاكما تَذْهبانِ على اليابسة ويَتْركُ السفينةَ في قيادتِي.
    Bu akşamı tamamiyle farklı bir yöntem ile başlatmak istiyorum. Bana katılarak karadan ayrılın ve birkaç anlığına açık okyanuslara dalın. TED أود أن أبدأ هذه الليلة من شيء مختلف تماما، بأن أطلب منكم الانضمام لي لترك اليابسة والقفز في المحيطات المفتوحة للحظة.
    Burada daha fazla kalamayız. karada sığınacak bir yer bulmamız lazım. Open Subtitles ما عاد بوسعنا البقاء هنا أكثر، علينا إيجاد مأوى على اليابسة.
    Bu bize iklim değişikliğiyle ilgili olan olaylar ve bunun dinamiklerinin bizi karada nasıl etkilediği ile ilgili olarak su altında neler olduğuna dair çok daha iyi sonuçlar verdi. TED وأعطانا هذا قياسات أقضل عما يحدث تحت الماء لما يتعلق بالتغيرات المناخية، وتأثير ذلك علينا هنا، على اليابسة.
    Ama yaşam yolunu buldu, ve şu an karada yaşayan canlılar var. TED لكن الحياة تمكنت من ذلك، ويوجد الآن كائنات تعيش على اليابسة.
    Bu büyük kara kitlesinin kıyılarında buzlar oluşur ve millerce yukarıya doğru uzar. Open Subtitles ويتشكل الجليد حول شواطئها ويتمدد لمئات الأميال نحو الخارج حول كتلة اليابسة بأكملها
    Belki de bizonların, Kuzey Amerika'daki en büyük kara hayvanları olmasının sebebi budur. Open Subtitles لعل ذلك ما يجعل ثيران البيسون هؤلاء أكبر حيوانات اليابسة في أمريكا الشمالية
    Bugün Hindistan kıtasının kalınlığı diğer büyük kara kütlelerinin yarısı kadardır. Open Subtitles ، اليوم ، القارة الهندية هي نصف سماكة تلك اليابسة الضخمة
    Rüzgarların karaya ulaşmadan önce büyük ölçüde dağılması bekleniyor ancak bu hala oldukça büyük bir kış fırtınası olabilir. Open Subtitles من المتوقع من الرياح بأن تعصف إلى حد كبير قبل أن تصل إلى اليابسة هذه ستكون عاصفة شتائية كبيرة
    karaya en yakın olduğumuz anların bu anlar olduğunu bilirdik. Open Subtitles ،علمنا في تلك اللحظات أننا لن نقترب يوماً من اليابسة
    İki yıl önce, onu kurtarmaya çalışmak ve hurdaya çıkarıp karaya getirmememizi talep etmek için son deniz altı laboratuvarına konuşlanmıştı. TED منذ سنتين عاشت في آخر مختبر تحت البحر في محاولة لإنقاذه، للمحاولة وجمع التوقيعات لكي لا نوقفه كخردة ونعيده إلى اليابسة.
    karadan binlerce kilometre uzakta Güney Okyanusu'nda buzlu suya doğru battığınızı bir hayal edin. TED تخيل أنه وحيدٌ في المحيط الجنوبي محبوسٌ بين مياه متجمدة ، بعيدٌ عن اليابسة آلالاف الأميال.
    Dünya'ya ait her türden toprak çeşidi ve hava koşulları birkaç saatlik mesafede. Open Subtitles جميع تشكيلات اليابسة والطقس معروفة لكوكب الأرض في غضون بضعة ساعات من السير.
    Filipinler'e son bir saldırı için hazır, yarım milyondan fazla asker kıyıya çıktı. Open Subtitles أكثر من ربع مليون جندي جاء على اليابسة جاهزون للهجوم النهائي على الفلبين
    karadaki veya okyanusun yüzeyinin yakınındaki yerlerin güneş ışığına erişme avantajı vardır. TED المناطق التي تقع على اليابسة أو بالقرب من سطح البحر تمتاز بوصول ضوء الشمس لها،
    anakaraya gitmeden önce senle konuşmayı umuyordum. Open Subtitles كنت آمل ان ألحق بك قبل أن تذهبى إلى اليابسة
    Nihayet toprağa vardık, Open Subtitles لكننا فوق اليابسة الآن ارض صلبة قوية اليس كذلك
    Hesaplarım doğruysa, yakında karayı görmemiz gerek. Open Subtitles إذا كانت إتجهاتي صحيحة لا بد أن أرى اليابسة قريبا
    Erkekler sahile yerleştikten sonra, dişiler onları izlerler. Open Subtitles فور استقرار الذكور على اليابسة سرعان ما تلحقهم الإناث
    Doktor Weir Atlantis ve anakara arasında iletişimleri ayarladı. Open Subtitles لقد أعدت د.وير وسائل الإتصال بين أتلانتس و اليابسة
    Fakat daha henüz yüz yıl önce ilk kaşifler iç kesimlere yürüyüp yeryüzündeki en yüksek, Kuru ve soğuk bölgeyle karşılaştılar. Open Subtitles إلا أنه منذ مئة عام فحسب وطأ أوائل المكتشفون اليابسة ووقفوا وجهاً لوجه أمام أعلى وأجفّ وأبرد إقليمٍ على كوكب الأرض
    Kadimler Athosyalıların anakarada kalmasına izin verdiler mi? Open Subtitles هل قام ال هل سمح الإنشنتس للأتوزيين بالبقاء على اليابسة ؟
    Yediği otlar, çimenler ve çiçekler de... bir zamanlar Kuru topraklarda yetişiyordu. Open Subtitles وَ النبات وَ الأزهار وَ الحشائش التي يأكلها ذات مرّة، ترعرع على اليابسة أيضاً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد