Yaklaşık 150 milyon yıl önce, ilk Ateş böcekleri muhtemelen böyle görünüyordu. | TED | قبل حوالي 150 مليون سنة، كانت اليراعات الأولى تبدو هكذا على الارجح. |
Ateş böcekleri çok güzel ve çeşitli bir böcek grubu olan kın kanatlılara aittirler. | TED | تنتمي اليراعات إلى مجموعة جميلة جدًّا ومتنوعة من الحشرات: الخنافس. |
Bir kavanozdaki Ateşböcekleri fikri, bir nedenden dolayı, beni her zaman heyecanlandırmıştır. | TED | هذه الفكرة حول اليراعات في مرطبان، لسبب ما، كانت مثيرة فعلا لي. |
Ve burada iPad'inizi sarsmalısınız, Ateşböcekleri dışarı çıkıyor. | TED | لذلك هنا تحتاج لإمالة الآي باد الخاص بك، وتخرج اليراعات. |
Bir daha o ateş böceklerini kovalamak istemediğinden emin misin? | Open Subtitles | هل أنت متأكد من انك لم تكن تطارد اليراعات مجدداً؟ |
İş arkadaşım Tom Eisner tarafından keşfedilen evrimsel hata, bu ateş böceklerini parlak ışıklarını hain bir niyetle geceye taşımaya itmiştir. | TED | هذا الاختلال الثوري، الذي اكتشفه زميلي توم إيزنر، دفع تلك اليراعات إلى إطلاق أضواؤها البراقة في الليل بنية غادرة. |
Nehirde taş sektirmek ya da okyanus topraklarında ateşböceği yakalamak gibi. | Open Subtitles | مثل قشط الصخور عبر النهر أو صيد اليراعات في حقول التوت |
Dünya çapında, 2000'in üzerinde ateş böceği türü vardır ve bunlar eş bulmanın ve cezbetmenin farklı yolları olan oldukça çeşitli kur sinyallari geliştirmişler. | TED | يوجد أكثر من 2000 نوع من اليراعات حول العالم وقد طورت بشكل ملحوظ إشارات تودد متنوعة، أي طرق مختلفة لإيجاد وجذب القرين. |
Yani bir biyolog olarak kariyerim, gezegenimizi paylaşan bu harika yaratıkların yaşamlarına derinden bakmama izin verdiği için çok şanslıyım: ateş böceklerinin. | TED | من حسن الحظ أن مهنتي كعالمة أحياء تجعلني أغوص بعمق في حياة بعض من أعجب الكائنات التي تشاركنا كوكبنا: اليراعات |
Ateş böcekleri büyüdükçe vücutlarını baştan aşağı değiştirirler. | TED | اليراعات تعيد إبتكار أجسادها تمامًا أثناء نموها. |
Şimdi cinsel seleksiyon tarafından yönlendirilen bazı yetişkin Ateş böcekleri -bu gururlu erkek gibi- kur yapmayı yepyeni bir seviyeye çıkartarak karanlıkta parlayan yeni bir fener geliştirdi. | TED | فبتحفيزِ من الانتقاء الجنسي الآن، بعض اليراعات البالغة مثل هذا الذكر المتباهي طوّر مشكاة براقة جديدة تضيء في الظلام التي تنتقل بالتودد والمغازلة إلى مستوى جديد كليًّا. |
Bilirsin, Ateş böcekleri, bir eş ararken... birbirlerini bulmak için bir feromon salgılarlar ya... işte onu üretip sprey haline getirdim. | Open Subtitles | أنت تعرفين , اليراعات , عندما يبحثون عن ذكر الطريقة التي يجدن بها واحدا هي افراز الفورمونات وقد حولتها الى شكل رذاذ |
Tamamı biyoluminesans. Daha önce de söylediğim gibi: tıpkı Ateşböcekleri gibi. Bu da uçak bir hindi, ağacın altında. | TED | كل هذا ضوء عضوي. تماماً مثل اليراعات كما قلت هناك ديك رومي طائر تحت الشجرة. |
Ateşböcekleri sinek familyasındandır ama böcektirler. | Open Subtitles | اليراعات ليست ذباب ولا حشرات ولكنها خنافس |
Ve pencerenin dışında, dünyanın en gizemli hayvanlarını görürdük, Tanımlayamadığımız hayvanlar. Şu yanıp sönen ışıklar: biyoluminesans dünyası, tıpkı Ateşböcekleri gibi. Dr. Edith Witter -- kendisi şu anda Araştırma Himaye Derneğinde (Research Conservation Association) -- | TED | وكنا نشاهد مخلوقات غامضة في الخارج لا يمكن وصفها. هذه الضوء المومض: عالم من الضوء البارد، مثل اليراعات الدكتورة إيديث ويتر من رابطة حفظ الأبحاث |
Kendi ışığını üreten, ateş böceklerini ve deniz canlılarını görmüşsünüzdür. | Open Subtitles | هل رأيتِ سيدتي، اليراعات وسراج الليل وأنواع من الكائنات البحرية التي تولد ضوئها الخاص؟ |
Bütün ateş böceklerini aynı anda ışıldarken gördünüz mü hiç? | Open Subtitles | هل سبق وأن رأيتما اليراعات يارفاق؟ عندما تضيء جميعها في نفس الوقت؟ |
Gençken, ateş böceklerini çekmek için koklear bahçeleri yapardım. | Open Subtitles | كنت أربي حدائق من القواقع في صباي لكي أجتذب اليراعات |
Arka bahçeye çıkmak, ateşböceği falan yakalamak. | Open Subtitles | أن تلعب في الساحة الخلفية تحاول امساك اليراعات |
Daha önce mum ışığında yemiştim ama ateşböceği ışığında ilk oldu. | Open Subtitles | أكلتُ على ضوء الشموع سابقاً، لكن ليس على ضوء اليراعات من قبل |
Her bir ateş böceği larvası ışıldayabilir, onların yetişkinleri bile yapamazken. | TED | بإمكان كل يرقة يراعة أن تضيء حتى عندما تعجز عن ذلك اليراعات البالغة. |
Bu yetişkinler yalnızca birkaç hafta yaşar ve şimdi de tek odakları cinsel ilişkidir, yani, genlerini gelecek ateş böceği nesillerine aktarmaktır. | TED | لا تعيش هذه اليراعات البالغة إلا لبضعة أسابيع، وهي الآن تركز بثباتٍ على الجنس أي على دفع جيناتها إلى الجيل التالي لليراعات. |
ateş böceklerinin dünyasına olan ilgim yüksek lisans yaparken başladı. | TED | بدأ انجذابي لعالم اليراعات بعد التحاقي بكلية الدراسات العليا. |
"Komşum Totoro" ve "Ateşböceklerinin Mezarı"nı birlikte piyasaya sürdükten sonra "Küçük Cadı Kiki" açılışını yaptı ve Ghibli ücretlendirme sistemine geçiş yaptı. | Open Subtitles | و بعد إطلاقهم لـ "قبر اليراعات" و "جاري توتورو" مع بعضهما و بعد عرض "كيكي لخدمة التوصيل" قام استوديو (قيبلي) بعمل نظام للرواتب |