Bu yüzden de her yıl milyonlarca yusufçuk, milyonlarca milyonlarca yusufçuk ortaya çıkıyor. | TED | إذاً، لماذا كل سنة الملايين من اليعسوب، الملايين، الملايين من اليعسوب تظهر فجأة. |
Bir yusufçuk kanat çırptığında farkına varmazsınız ama, o doğadaki en harika uçan canlıdır. | TED | عندما يرفرف اليعسوب مارًا قربنا، ربما قد يفوتنا أن نلاحظ، لكنه أفضل طيّار في الطبيعة. |
Bence en etkileyici olanı yusufçuk. | Open Subtitles | أعتقد أن الأكثر إثارة للإعجاب كان اليعسوب. |
Yusufçuklar ve kızböcekleri tüm bölmeleri açılmış bir çeşit İsviçre çakısına benzeyen penislere sahipler. | TED | حشرات اليعسوب ومقترنات الأجنحة لديها أعضاء ذكرية أشبه السكاكين السويسرية بعد فتح وإخراج كافة ملحقاتها. |
Sulak alanlar gelişti, üç metre uzunluğunda avcı kırk ayaklar ve dev Yusufçuklar ortaya çıktı. | TED | ظهرت المستنقعات، بارزة الديدان الألفية بطول عشرة أقدام وحشرات اليعسوب العملاقة. |
Hiç kimse bu sırrı bilmiyordu, ancak yüksek hız bir yusufçuğun dört kanadını da aynı anda farklı yönlerde hareket ettirebildiğini gösteriyor. | TED | كنا نجهل ذلك ولكن التصوير السريع يظهر أنه بإمكان اليعسوب تحريك أجنحته الأربعة باتجاهات مختلفة في ذات الوقت. |
Eğer yusufçuklarla ilgili bir çalışma yapacaksanız, çok güzel gözükenleri çalışmak istersiniz. Mesela kırmızı olanları, ya da çok ender türleri, soyu tükenmekte olanları. | TED | إن كنت تنوي دراسة اليعسوب، فإنك تود دراسة اليعسوب المضيء الجميل، مثل تلك الحمراء. أو تلك النادرة جداً، تلك المعرضة للانقراض في أوطانها. |
yusufçuk, enerjisini, hayat veren temel yapı olan proton gradientinden alır. | Open Subtitles | اليعسوب يجتذب طاقته من البروتون المتدرج، الكيمياء الأساسية التي هي قوة الحياة. |
yusufçuk bu hassas dengeli oyunu uzun süre sadece sürdürecek olsa da tüm canlılar aynı kaderi paylaştığından dolayı her canlı ölümü tadacaktır. | Open Subtitles | إلا أن اليعسوب سيحافظ فقط على هذا التوازن الدقيق لفترة طويلة. لأن جميع الكائنات الحية تتقاسم نفس المصير. كلّ فرد سيموت. |
Şimdi Bayan Eyre, eğer biraz şanslıysak birkaç yusufçuk görürüz. | Open Subtitles | الآن، آنسه"آير". إنكنامحظوظين، قد نتمكن من رؤية بعض اليعسوب. |
yusufçuk 2, gidebilirsiniz. | Open Subtitles | '،أيها "اليعسوب 2 أنت دائما على استعداد. |
Güvenlik Bölgesi F Saray ...yusufçuk biçimli oldukça geniş bir depo bölgesi bulunuyordu. | Open Subtitles | "كانت منطقة ضخمة يقع خارجها مستودع بما يشبه شكل اليعسوب" |
Şimdi, bahsetmek istediğim asıl şey spesifik bir yusufçuk türü. Çünkü çoğu Yusufçuklar, demin gördüğümüz gibi, bir iki aylık yetişkin hayatlarında, çok fazla ilerleyemez. Uzaklara seyahat edemez. | TED | الآن، النوع المحدد من اليعسوب الذي أود الحديث عنه هو هذا، لأن معظم اليعسوب، كالذي رأيناه قبل قليل، حين يتواجد الناضج لفترة قصيرة - شهر أو شهرين على قيد الحياة، إنه لا يذهب بعيداً. إنه لا يستطيع السفر لمسافات طويلة. |
"yusufçuk" en sevdiğim şiirlerden biriydi. | Open Subtitles | اليعسوب)أحدأكثر) القصائد المفضلة لدي |
- yusufçuk yumurtası. | Open Subtitles | بيوض اليعسوب |
Her şeye ilgim vardır, neredeyse hareket eden her şeye. Buna Yusufçuklar da dahil. Ve ben aslında, yusufçuklardan bahsedeceğim bugün. | TED | أنا مهتم بأشياء متعددة، كل شيء يتحرك تقريباً، مثل حشرات اليعسوب. في الحقيقة سأتحدث، ظهر هذا اليوم، عن الحشرات. |
Yusufçuklar eşsiz yaratıklardır. | Open Subtitles | اليعسوب هو من أكثر الحيوانات الجديرة بالملاحظة. |
Yani, Yusufçuklar mühendislik harikalarıdır. | Open Subtitles | اذا ، اليعسوب هو قطعة هندسية جميلة. |
Çünkü bu yusufçuğun anlatacak çok harika bir hikayesi var. | TED | لأن هذا اليعسوب يملك قصة جميلة ليرويها لك. |
Biliyorum, ilk bakışta fiziksel olarak görkemli görünmeyebilirim ama bir tilki tavşanının kararlılığı, bir yusufçuğun içgüdülerine sahip olduğum ortaya çıktı. | Open Subtitles | أعرف أنّني قد لا أظهر بارز الجسد للوهلة الأولى لكن إتضح ليّ أنّني أملك إصرار الأرنب السويسري وغرائز اليعسوب |
Hiç, bir yusufçuğun kanatlarını kopardın mı ya da nasıl koktuğunu merak ettiğin için kedinin tüylerini yaktın mı? | Open Subtitles | هل سبق ان قمت بسحب اجنحة اليعسوب ؟ او اضرمت النار في فراء قط ؟ |