O senin en yakın arkadaşın ve kasabadaki tek Limuzin şoförü. | Open Subtitles | ليس فقط لانه افضل اصدقائك ولانه سائق اليموزين الوحيد فى البلدة |
Adamı görmedim bile. Limuzin tıklım tıklımdı. | Open Subtitles | حتي انني لم اري الشاب اليموزين كان مليئ |
Angelo da Taksi ve Limuzin Komisyonu'nda çalışıyor. | Open Subtitles | و انجيلو عمل في لجنة التاكسي و اليموزين |
Barry'i de alıp limuzine biniyoruz. | Open Subtitles | سنأخذ بيري, ونستقل اليموزين |
Violet'in dedesinin aldığı limuzine bak bir de. | Open Subtitles | وأنظري إلى اليموزين التي جلبها لنا جدّ (فيوليت) |
Ne, bir şehir arabası? Alışverişteki Limuzinin mi bu? | Open Subtitles | ماذا، مجرد سيارة عادية هل سيارة اليموزين في المتجر |
Limuzin şoförleri çok havalıdır! | Open Subtitles | سائقوا اليموزين أشداء |
Baksana, hangi birimiz zamansız vuran Katrina dalgasından ya da Limuzin inişi verilen frikiklerden sonra iyileşme süreci atlatmadık ki? | Open Subtitles | أقصد , مَنْ مِنْ بيننا لم يتعاف من سوء التوقيت لكاترينا بَنْ الكبرياءوالحكمالمسبق=PridePrejudice"شخصيةفي فيلم أو عمل ومضات ضوء بينما تخرج من اليموزين ؟ |
Limuzinin içindeki içkilerle kafayı buldu, gecenin yarısını yüksek sesli konuşarak ve Bocelli'ye Bohemian Rhapsody'yi istediğini bağırarak geçirdi. | Open Subtitles | لقد ثملت في سيارة اليموزين. وقضت نصف الليلة تتحدث بصوت عالي. وتصرخ على بوتشيلي لغناء "البوهيمي الرابسودي" |