Bir günde 15 ya da 20 kez aynı hikâyeyi dinliyordum. | Open Subtitles | خمسة عشر إلى عشرون مرة أسمع تلك القصص في اليوم الواحد |
Bir seri katilimiz var Greg ve günde bir cinayet hızında gidiyor. | Open Subtitles | نحن لدينا قاتل محترف, وهو يعمل بمعدل قتل شخص فى اليوم الواحد |
Yani, Starbucks'da sırada beklerken herhangi bir günde Starbucks'daki alışverişlerin yüzde 30'u Starbucks Yıldız Puanı ile yapılıyor. | TED | وعندما تقف في طابور مقهى ستاربكس ستجد أن نسبة العمليات في اليوم الواحد تتم من خلال بطاقات ستاربكس |
Tipik bir Portland'lı eskisine göre günde 4 mil ve 11 dakika daha az araba kullanıyor. | TED | مواطن بورتلاند النموذجي يسوق أربعة أميال أقل, و 11 دقيقة أقل في اليوم الواحد مما كان من قبل. |
Tek bir midye her gün düzinelerce galon su filtre edebilir. | TED | ويمكن لبلحة بحر واحدة تصفية عشرات الغالونات في اليوم الواحد. |
- artı 30 euro günlük. - 350 ruble. | Open Subtitles | ـ بالاضافة الى 30 يورو نفقات اليوم الواحد ـ 350 روبيل. |
Ve çocukların günde 5 ila 15 müşteriyle ilişkiye girmeye zorlandığı genelevleri ve buralardaki çocukların karşı koydukları zaman nasıl elektrikli işkenceye uğradıklarını anlattı. | TED | وفي دار العهر يجبر الأطفال في تلقي من خمسة إلى خمسة عشر رجل في اليوم الواحد وإن قاومن، كن يتعرضن للتعذيب بالكهرباء |
Ancak bu tür çapraz birleşmeler her birimiz için günde binlerce kez oluşur. | TED | ولكن هذا النوع من التلاقح يحدث لكل واحد منا علي مستويات أصغر آلاف المرات في اليوم الواحد |
Ve ben inanıyorum ki bu tek günde, eğer onu yapabilirsek, bu günde bütün bu bağımsız sesler için bir ivme oluşturabiliriz. | TED | وأعتقد أنه في أحد الأيام، إذا أمكننا إقامتها، فهذا اليوم الواحد يمكن أن يخلق زخماً لكل تلك الأصوات المستقلة. |
Penguenler gerçek atlettirler Bir günde 173 km. yüzebilirler. | TED | فهي مخلوقات رياضية حقيقية حيث يمكنها في اليوم الواحد قطع مسافة 137 كيلومتر سباحةً |
Ona bir günde çok fazla iş yaptırmamaya çalışın. | Open Subtitles | و لا تدعوه يقوم بعمليّاتٍ كثيرة في اليوم الواحد. |
Ben size günde 2 dolara bu ülkedeki en büyük, en güçlü ve sağlam görünümlü delikanlıları bulabilirim. | Open Subtitles | سأمنحك أفضل وأكبر عرض في هذا البلد دولارين في اليوم الواحد |
Her gün aşı oluyordum, günde üç defa. | Open Subtitles | كنت أحقن بالأمصال طوال اليوم وكل يوم، ثلاثة مرات فى اليوم الواحد |
Hafta sonları günde üç kez. | Open Subtitles | و ثلاثة مرات في اليوم الواحد بعطل الأسبوع |
Bir erkek günde ortalama 238 kez seks düşünüyormuş. | Open Subtitles | متوسط تفكير الذكر 283 عن الجنس في اليوم الواحد |
günde 16 kutu diyet kola içsen şaşırmazdım. | Open Subtitles | وتشرب حوالي 16 زجاجة مرطبات خالية من السكر في اليوم الواحد |
günde bir karton sigara içebilirsin. | Open Subtitles | حسناً، يمكنك أن تدخنى كثيرا في اليوم الواحد |
günde 100 mil yol alabiliyorlar ve yolculuk sırasında oyun oynuyorlar. | Open Subtitles | يمكن لها أن تجوب مئة ميل في اليوم الواحد. و أثناء سفرها، يحلو لها اللهو. |
Sadece birkac santimetrelik, tek bir denizisirgani medüzü günde binlerce kopepod toplayabilir. | Open Subtitles | قنديل واحد لا يزيد طوله عن عدة سنتيمترات، يستطيع أن يستهلك آلافاً من مجدافيات الأرجل في اليوم الواحد. |
Her gün girişimci başına iki dolar kâr ki bu da yılda 700 dolar yapar. | TED | ودولارين من الأرباح للمقاول في اليوم الواحد , وهذا يمثل 700 دولار في السنة. |
Benim 1 yılda kazandığımından fazlasını günlük nafaka olarak yatırıyor. | Open Subtitles | وبياناته الماليّة كانت سليمة. يدفع نفقة في اليوم الواحد أكثر ممّا أجنيه في عامٍ كامل. |