| Peki, ayda bir kez bir kadın yapımcının filmini izlemeye söz veriyor musun? | TED | هل تقطع عهدًأ أن تشاهد فلم واحد مصنوع من قبل امرأة في الشهر؟ |
| Çok zeki bir kadın. Çünkü, benim 5. Cadde'ye ait olmadığımı biliyor. | Open Subtitles | امرأة في غاية الذكاء لأنها عرفت أنني لا أنتمي إلي المستوي الراقي |
| Belli bir yaştaki bir kadın ve bu bir klasik. | Open Subtitles | , انها امرأة في سن معين و هو لون كلاسيكي |
| Gerçek dünyaya çık, bir kadınla tanış ve çıkma teklif et. | Open Subtitles | أخرج إلى العالم الحقيقي قابل امرأة في سنك و اطلب منها الخروج |
| Kısa etekli bir kadının,bir erkeğe yapabildikleri mide bulandırıcı. | Open Subtitles | الله، فإنه مثير للاشمئزاز ما امرأة في تنورة قصيرة يمكن القيام به لرجل. |
| Az önce 48 yaşında bir kadına öleceğini söylemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان عليّ أن اخبر امرأة في 48 من عمرها انها ستموت |
| Mesela 37 yaşındaki bir kadını ele alalım. Evre 2, östrojen reseptörü pozitif meme kanserli olan bir hasta. | TED | حسنا، امرأة في ال37 من عمرها. تم تشخيصها بالمرحلة الثانية من سرطان مستقبلات هرمون الاستروجين الإيجابية للثدي. |
| Bu dünyada bir kadın olmanın zorluklarını yeterince çekecek zaten. | Open Subtitles | لانها ستعيش حياة صعبة فقط لكونها امرأة في هذا العالم |
| Normalde, Bay Sweeney'in evinde bir kadın cesedi bulduğumda, ...elleri kelepçeli olurdu. | Open Subtitles | عادةً عندما أجد جثة امرأة في منزل السيد سويني يكون هو مصفدًا |
| Orta yaşlı yalnız bir kadın başarılı bir bekara söylüyor. | Open Subtitles | وتقول واحدة، امرأة في منتصف العمر حصول على البكالوريوس ناجحة. |
| Çöle dönmüş bu yerde yok mu bir kadın bana erkekliğimi hatırlatacak? | Open Subtitles | هل من امرأة في هذه الصحراء القاحلة لتجعلني اشعر كرجل حقيقي ؟ |
| Daha sonra bir yatırımcı, teknoloji içinde bir kadın, bir öğretmen, | TED | بعدها أصبحت مستثمرة، امرأة في التكنولوجيا، معلمة. |
| karşımda 50'li yaşlarının sonlarında bir kadın vardı. Araçta feci halde sıkışmıştı. | TED | كانت امرأة في أخر الخمسينات من عمرها حوصرت بشدة داخل سيارة |
| Hastaneye Lisa Cunningham adında bir kadın geldi. | TED | جاءته امرأة في مركزه الطبي اسمها ليسا كاننجهام، |
| Bazı köylerde, bir kadın geceleri sokaklarda geziyor. | Open Subtitles | في بعض القرى، تطوف امرأة في الشوارع ليلاً |
| Kervanda bir kadın var. Hülagü Han'nın nişanlısı. | Open Subtitles | هناك امرأة في الهودج إنها مخطوبة لهولاكو خان |
| İçeride konuşabileceğin bir kadın var. | Open Subtitles | هناك امرأة في الداخل أعتقد أنه يمكنك محادثتها. |
| Orta yaşlı bir kadın, kabarık saçları ve eski moda elbiseleri vardı. | Open Subtitles | امرأة في منتصف العمر وذات شعر رمادي وملابس رخيصة |
| Bu bir kadınla adada karşılaşınca yapmayı düşündüğüm şey değildi. | Open Subtitles | هذا ليس السيناريو الذي تخيّلته للتّعرف على امرأة في هذه الجزيرة. |
| Demek istediğim sadece --, bir kadının başını, kahve dükkanında döndürmek ne kadar doğru? | Open Subtitles | مجرد الاستحواذ على تفكير امرأة في المقهى اقر أنك استحوذت على تفكيري |
| keşke ben de 24 yaşında bir kadına öleceğini söyleyebilsem. | Open Subtitles | ليتني أستطيع اخبار امرأة في 24 من عمرها انها ستموت |
| "Gizli Detay'da" esir olan birisi "soyunma odasında" bir kadını, | Open Subtitles | أحد العمال المساجين شاهد امرأة في غرفة الملابس |
| Biliyorsun ki ben yazarım yani sanatçı bir kadınım. | Open Subtitles | أنت تعرف، أنا أكتب، جدا أنني امرأة في مجال الفنون. |
| Piyadenin becermiş olduğu her kadından ayrıntılarıyla bahsetmek. | Open Subtitles | نتناقش في التفاصيل هل كل امرأة في المارينز قد عبثت يوماً |