Ama söylence(efsane),tüm dünyaya yayılmasını mümkün kılacak bir şekilde bu gerçekliği dışa vurur. | Open Subtitles | لكن أسطورة جسّدت ذلك في شكل جعلت انتشاره حول العالم شيء ممكنًا |
Evet de onları kurtaracak bir büyü bulsak bile hastalığın başkalarına yayılmasını nasıl önleyeceğiz? | Open Subtitles | أجل، لكن حتى لو وجدنا تعويذة لإنقاذهم، فكيف سنمنع انتشاره لأشخاص آخرين؟ |
Tedaviyle yapabileceğimiz tek şey yayılmasını yavaşlatmayı denemek. | Open Subtitles | كل ما يمكننا القيام به الآن هو محاولة إبطاء انتشاره بالعلاج |
Otoriteler, virüsün yayılmasını engellemek için bilgisayarını kullanmaya gereksinim duymayanların bilgisayarlarını derhal kapatmalarını istiyorlar. | Open Subtitles | "السلطات تناشد الناس بإقفال الاجهزة للحد من انتشاره" |
Olayın olduğu yere önceden gitmiş, hastalığın ne olduğunu görmüş, yayılmasına ne kadar kaldığını bilen, gitmeye hazır bir grup epidemiyolojistimiz yoktu. | TED | لم يكن لدينا مجموعة من علماء الأوبئة مستعدين للذهاب لرؤية ما كان هذا المرض، ومعاينة مدى سرعة انتشاره. |