Bu şu anlama geliyor, katidid erkekleri bu çiftleşme hediyesini vermek konusunda aşırı seçici davranıyorlar. | TED | ولذلك هذا يعني أن تكون الذكور انتقائية للغاية بشأن من تعطيه هذه الهدايا. |
Çok seçici olamaz yoksa evde kalır. | Open Subtitles | لا يمكن لها أن تكون انتقائية جدا وإلا لن تتزوج ابدا |
Ben seçici değildir. | Open Subtitles | حسناً ، انظر ، إليك الأمر ، أنا لستُ انتقائية |
Oh, çok seçici ediliyordu? | Open Subtitles | هذا كل ما فى الأمر هل كنت انتقائية للغاية ؟ |
The New Yorker çok seçicidir. Öyle herkesin eserini yayımlamazlar. | Open Subtitles | النيويوركرز" انتقائية" لا ينشرون لاى شخص |
Buna seçici hafıza veya kısa ilgi süresi diyebilirsin ama ben sadece iyi şeyleri hatırlıyorum. | Open Subtitles | سمّي ذلك ذاكرة انتقائية أو قلة انتباه، لكني لا أتذكر سوى مميزاتك. |
Bu kadar bol seçenek içinden bu kaplumbağanın seçici olması doğal. | Open Subtitles | بوفرة خيارات كهذه، يُمكن لهذه السلحفاة أن تكون انتقائية |
- Açıkça alışılmışın dışında... - seçici yargılama. | Open Subtitles | هو بشكل واضح وغير تقليديّ يوضّح انتقائية الملاحقة القضائية |
Boksta, boksörlerin seçici bir hafıza ihtiyacı vardır. | Open Subtitles | ,في الملاكمة يحتاج الملاكم لذاكرة انتقائية |
Onaylama eğilimi sadece fikirlerimizi güçlendiren şeyleri duymamıza neden olur ve fikirlerimize daha yakın olan şeyler dikkatimizi çeken şeyler olduğu için duyma konusunda daha seçici oluruz. | Open Subtitles | الانحياز لما نعرفه يجعلنا قابليين لأن نسمع الأشياء التى تؤكد أرائنا فقط وكلما تمسكنا بارائنا كلما كنا أكثر انتقائية |
seçici hafızası olan birinden hep şüphelenmişimdir. | Open Subtitles | أنا اشك دائما في شخص لديه ذاكره انتقائية |
Çölde yiyecek o kadar kıt olabilir ki geceleri bile hayvanlar yemek konusunda seçici davranmayı göze alamazlar. | Open Subtitles | بحيث أنهُ حتى في الليل لا يُمكن للحيوانات أن تكونَ انتقائية .حيال ما تأكله |
Çok daha fazla seçici olup aynı zamanda karanlıktan beslenerek | TED | يمكننا ربما أن نكون أكثر انتقائية |
Uzun zamandır beynin büyük bölümünün dil ile ilgili olduğu bilinmekte. Fakat çok yakın geçmişte bu pembe bölgelerin son derece seçici olarak karşılık verdiklerini ortaya koyduk. | TED | من المعروف سابقا أنّ المناطق المجاورة هنا تتدخّل في عملية استيعاب اللغات وكشفنا في وقت ليس بالبعيد أنّ هذه المناطق الوردية تستجيب بصفة انتقائية جدا. |
Böyle olması gereklidir çünkü beyin prosesini; farklılık göstererek davranabilsin diye, seçici olarak davranabilsin diye, bunu giyen, bunu taşıyan yaratık bunun üzerinde seçici bir biçimde işlem yürütebilsin, diye kurar. | TED | هذا ضروري ليجهز الدّماغ معالجه لكي يستطيع أن يعمل بطريقة تفاضلية، لكي يستطيع أن يعمل بانتقائية، لكي يستطيع الكائن الذي يحمله، أن يبدأ التصرف بطريقة انتقائية. |
Bütçe kesintileri sebebi ile FBI, Federal Tanık Koruma programı konusunda çok seçici olmak zorunda. | Open Subtitles | طبقاً لتخفيضات الميزانية في نطاق الوكالة فإن مكتب التحقيقات الفيدرالية عليه أن يكون أكثر انتقائية مع الشهود الفيدراليين بغرض تخفيض المدفوعات |
Üniversite, kurallarını uygulatmada seçici davranmıyor mu? | Open Subtitles | الكلية انتقائية في كيفية فرض أنظمتها؟ |
Tamam sorun değil. Üzgünüm bu kadar seçici olacağımı düşünmemiştim. | Open Subtitles | لا مشكلة لا أقصد أن أكون انتقائية |
Jill yediği şeyler konusunda çok seçici davrandığı bir yaşta ve hamur işini çok seviyor. | Open Subtitles | "جيل"بلغت سناً حيث صارت انتقائية جداً فيما تأكله وهي تعشق هذه المنتجات! |
Northwestern baya seçicidir. | Open Subtitles | (نورث ويسترنز) انتقائية للغاية |