Gemiye geri dönüyordum ki; birden bire bulutlar dağıldı ve adayı gördüm. | Open Subtitles | كنت في طريق العودة للباخرة عندما فجأة انقشعت الغيوم و رأيت الأرض |
Kara bulutlar dağıldı. | Open Subtitles | لقد انقشعت السحب الداكنة |
Ve bulutlar da dağıldı. | Open Subtitles | و السحب انقشعت |
Ancak bir Mayıs günü, arkadaşı Michele Besso ile yapboz üzerine kafa yorduktan sonra, bulutlar bölündü. | TED | لكن ذات يوم في مايو، بعد أن فكر في لغز مع صديقه ميشيل بيسو، انقشعت الغيوم. |
Gitti beni kaplayan bulutlar... | Open Subtitles | ..انقشعت الغيوم السوداء ..التي كانت تجعلني |
Tüm şüphelerim... ve Thornfield'in üzerinde dolaşan tüm kara bulutlar... ortadan ikiye yarılan kestane ağacı gibi... yok olmuşa benziyordu. | Open Subtitles | -كل شكوكى -و كل الظلال القاتمة التى خيمت على ثورنفيلد -قد انقشعت |
Bir keresinde bulutlar yükselmişti, o gün hoş bir gün olmuştu. | Open Subtitles | حالما انقشعت الغيوم صار الطقس جميلاً |