Bu derin bir fakirlik değil. Özel bir durum, büyük olasılıkla Güney ve Doğu Afrika'daki bazı ülkelerdeki veya ülkelerin bazı kısımlarındaki heteroseksüel nüfusun bir bölümünün aynı andaki cinsel partnerliği. | TED | انها ليست بسبب الفقر المدقع. انها حالة خاصة على الأرجح تتعلق بعدد الشركاء الجنسيين في قسم من السكان في بعض الدول, أو في بعض المناطق في الدول في جنوب وشرق أفريقيا. |
Çok acil bir durum olmalı, Ekselansları, bir saatten fazla bir süredir bekliyor. | Open Subtitles | لابد انها حالة طارئة فخامتكم لقد انتظر اكثر من ساعة |
Bu acil bir durum. Bugün bebekli kimse almadım ben. | Open Subtitles | انها حالة طارئة لم أرى أحد اليوم ومعة طفل |
Hayır, şu anda bir telefon kulübesindeyim. Bu acil bir durum. | Open Subtitles | لا, انا اتحدث من كابينة تليفون انها حالة طارئة |
Rahatsız ettim, özür dilerim. Acil bir durum var | Open Subtitles | انا اسفه لمضايقتك انها حالة طوارئ |
Hayır, şu anda bir telefon kulübesindeyim. Bu acil bir durum. | Open Subtitles | لا, انا اتحدث من كابينة تليفون انها حالة طارئة |
Acil bir durum olduğunu biliyorum. Elimizden geleni yapacağız. | Open Subtitles | انا اعلم انها حالة مستعجلة وسوف نفعل كل ما نستطيع |
Üzgünüm ama söylediğim gibi, bu ailevi bir durum. | Open Subtitles | أنا آسفة لكننى اخبرتكِ انها حالة عائلية طارئة |
Ona ulaşmanın bir yolu olmalı. Çok acil bir durum. | Open Subtitles | لابد ان هناك طريقة للاتصال به انها حالة عاجلة |
Seni arıyor, acil bir durum varmış, eve gitmen gerekiyormuş. | Open Subtitles | انه يَبحث عنك يقول انها حالة طارئة تَحتاجين لأن تذهبي إلى البيت |
Acil bir durum olmasaydi, birakip gitmezdim. | Open Subtitles | انا ما كنت لإفعل هذا لولا انها حالة طارئة |
Bu bir saldırı değil, savunma manevraları gerektiren bir durum. | Open Subtitles | انها حالة تستدعي وسائل هجومية و ليسا دفاعية |
Ara beni, acil bir durum. Uyarınız var mı? | Open Subtitles | اتصل بهاتفي انها حالة طارئة هل هناك تعليمات؟ |
Bu, hastanın sabit bir sanrıya bağlandığı psikiyatrik bir durum, ama zihinsel veya ruhsal durumunda başka belirgin problem yok. | Open Subtitles | انها حالة نفسية المريض يتوهم فيها بوهم ثابت ولكنه لا يُعاني من أي مشاكل أخرى واضحة بالفكر أو المزاج |
Bu nörodejeneratif bir durum, ve tabi ki bu onun sosyal refleks yitimini açıklar. | Open Subtitles | انها حالة عصبية وبالتأكيد من شأنها أن تفسر سلوكه الاجتماعي الفاضح |
Acil bir durum. Onu satın alacağım! İşte! | Open Subtitles | انها حالة طارئة، سأشتريها، هاك |
Odanızdan çıkmayın! Bu acil bir durum! | Open Subtitles | ابقوا داخل غرفكم انها حالة طوارىء |
Affedersiniz, Mösyö. Bu acil bir durum. | Open Subtitles | سنجد الحل عفوا ياسيدى ,انها حالة طارئة. |
Selam. Ben Harry Dalton. Bu çok çiddi bir durum. | Open Subtitles | ,مرحباً , معك (هاري دالتون) هنا) انها حالة جدية للغاية |
- Ne oldu Rosser? - bir durum var Sayın Başkan. | Open Subtitles | -ماذا هناك يا روزر انها حالة طارئة يا سيادة الرئيس |