Bir çeşit şeytani bilmece oluşturuyorlar. | Open Subtitles | انها نوع من اللغز الشيطانى هذة النقوش مفسرة بطريقة صحيحة فى النسخة الاصلية |
Bir çeşit iguanalar. Yani vejetaryenler. | Open Subtitles | انها نوع من الأقحوانات على ما أعتقد و لذا فهى نباتية |
Bir çeşit iguanalar. Yani vejetaryenler. | Open Subtitles | انها نوع من الأقحوانات على ما أعتقد و لذا فهى نباتية |
Ben daha çok tam adetimin sonlarındayım, yani bu bir tür tedbir gibi bir şey, ancak... bilirsin, elinin altında olması idir. | Open Subtitles | أنا أكثر في نهاية الذيل من الحيض حتى انها نوع من التحوط ، لكن تعلم جيد. |
Yeraltı sanat dergileri gibi bir şey. | Open Subtitles | انها نوع من المجلات الفنية الغير رسمية |
Aniden, ajandam kayboldu. Bir çeşit günlük-çizim defteri. | Open Subtitles | فجأة ،اختفت الصحيفة انها نوع من يومياتي و كراسة الرسم |
Bir çeşit esaret yaşamı bir şeyi korumak için bedenini bağışlıyorsun. | Open Subtitles | انها نوع من حماية العبودية تتبرع بجسمك الحقيقي من اجل حماية شيئ ما |
Belki söylenmek istenen eski ve yeninin diyalektiksel kapsamda kilitli olduğudur. Her birinin diğerini tanımladığı Bir çeşit dans." | TED | ربما ما يمكن قوله هنا ان القديم والجديد محصوران في مسميات تلقينية انها نوع من التواصل الذي يجعل كل كلمة تتوضح بالكلمة الاخرى |
Bu benim Bir çeşit geniş ekran versiyonum, anlıyor musun | Open Subtitles | انها نوع من... طراز من الشاشات العريضة، تعرفين؟ |
Hatta şarkı da değil. Bir çeşit konçerto. | Open Subtitles | ليست حتى اغنيه انها نوع من قطعة موسيقية |
Çıkıntılı, kutuplaşmış hücre duvarları var yani bu Bir çeşit bitki. | Open Subtitles | هذا يدل على انها نوع من الحياة النباتية |
Zihnimizin korkuyla izlediği, insanlığın kendini yokoluşa iterken kendiliğinden gerçekleşen Bir çeşit kehanet mi bu yoksa? | Open Subtitles | I انها نوع من النبوة تحقق ذاتها. منذ أن تراها الرعب من عقولنا أنا يقودون البشرية ' إلى الانقراض؟ |
Aslına bakılırsa, o Bir çeşit atık. | Open Subtitles | في الواقع، انها نوع من المواد الملوثة. |
Bu, Nutox adı verilen Bir çeşit kozmetik enjeksiyonu. | Open Subtitles | "انها نوع من الحقن التجميلية" "يدعي نيتوكس" |
Bu Bir çeşit tavuk-yumurta şeyinin yeniden işlenmesi, her neyse- (Gülüşmeler) Hep birlikte bu korkunç bir karmaşayla sonuçlanıyor. | TED | انها نوع من إعادة صياغة بين الدجاجة والبيضة . (ضحك) كل ذلك معا، على الرغم من أنه يؤدي إلى فوضى رهيبة. |
Sanki bizimle birlikte yaşıyorlarmış gibi bir şey. | Open Subtitles | انها نوع من مثل أنهم يعيشون معنا. |
Sevişme sahnesinin 13 yaş üstüne uygun versiyonunu çekmek gibi bir şey. | Open Subtitles | انها نوع من القيام PG-13 نسخة من مشهد الحب. |
Yaşamak gibi bir şey. | TED | انها نوع من الحياة. |
Fargo'nun yazdığı Kılıç ve Büyü gibi bir şey. | Open Subtitles | انها نوع من الألعاب التي تتضمن القتال و الشعوذة قام (فارغو) بكتابتها |
Senaryo gibi bir şey. | Open Subtitles | انها نوع من السكريت |