Onlar Kongo'nun balta girmemiş ormanlıklarının derinliklerinde yaşıyorlar, ve bu yüzden onları incelemek çok zor. | TED | انهم يعيشون في عمق ادغال الكنغو ومن الصعب جداً القيام باجراء دراسات عليهم |
Yakınlarda yaşıyorlar, kazayı duymuşlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون بالقرب من هنا وسمعوا صوت الأصطدام |
Bak onlari bulmak zorundayım. Deptford'da yaşıyorlar. Yürüyerek gidebilirim. | Open Subtitles | يجب ان اجدهم، انهم يعيشون فى ديبتفورد، سأذهب مشياً |
Aramızda yaşıyorlar. Sıradan vatandaşlar, sıradan kahramanlar... | Open Subtitles | انهم يعيشون بيننا كمواطنين عاديين، ابطال عاديين |
Yüzbaşı, arazide saklanmadıklarını orada yaşadıklarını söylüyor. | Open Subtitles | ايها القائد ، انه يقول انهم لم يكونوا مختفون فى الغابه انهم يعيشون هناك |
Aramızda yaşıyorlar. Normal vatandaş, normal kahraman. | Open Subtitles | انهم يعيشون بيننا كمواطنين عاديين، ابطال عاديين |
Onları tanıyorum. Servilikte yaşıyorlar.Oh,I know them. They live on cypress. | Open Subtitles | انا اعرفهم ، انهم يعيشون في غرفه من الخشب |
Görünüşe göre yaşamlarını sürdürmek için uygun olmayan bir yerde yaşıyorlar. | Open Subtitles | واضح, انهم يعيشون فى مستعمرة غير صالحة للسكن. |
Onlar şehir dışında yaşıyorlar. Kaçıp saklanabilirler. Kendilerini korurlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون بعيدا عن الرابطة يمكنهم ان يجروا ويختبئوا |
Karavanda yaşıyorlar, sıcak suları var kablo TV'leri, İnternetleri var... | Open Subtitles | انهم يعيشون فى هذا المنزل المتحرك مياه ساخنه جاريه فضائيات و انترنت |
Issız bir yerin ortasında yaşıyorlar. Telefon hatları sürekli kesiliyor. | Open Subtitles | انهم يعيشون في وسط مكان مجهول فخطوط الاتصال تنقطع كل الوقت |
Bu tarafa gitme ile, şu tarafa ya da şu tarafa gitmenin enerji yönünden bir farkı olmadığı 3 boyutlu bir dünyada yaşıyorlar. | TED | انهم يعيشون في عالم ثلاثي الأبعاد حيث هناك لا فرق في الطاقة بين الذهاب في هذا الاتجاه، ذاك الاتجاه، ذاك الاتجاه أو ذاك الاتجاه. |
Oralarda bir yerlerde yaşıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون. على طول في الخارج هناك |
Binlerce yıldır aynı şekilde yaşıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون بذات الوضع منذ آلاف السنين |
Binlerce yıldır aynı şekilde yaşıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون بذات الوضع منذ آلاف السنين |
Arap'lar o kadar zengin ki, çadırlarda yaşıyorlar sürekli yemek yiyorlar. | Open Subtitles | ان العرب اغنياء جدا انهم يعيشون فى خيم صحيح؟ ... مليئة بالطعام طوال الوقت... |
Sanatı yaşıyorlar. Sınır tanımıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون فنهم لايعرفون اي حدود |
Bu adamlar ise lüks içinde yaşıyorlar. | Open Subtitles | انهم يعيشون في نعيم بالأعلى هناك |
Sence bu adamlar klişe yaşadıklarını biliyorlar mıdır? | Open Subtitles | لا أعرف هؤلاء الرجال انهم يعيشون مبتذلة ؟ |
Hep orada yaşadıklarını söylüyor, Yüzbaşı. | Open Subtitles | انهم يعيشون دائماً فى الغابه يا سيدى |
Orta Dünya'da yaşadıklarını mı? | Open Subtitles | انهم يعيشون في الارض الوسطي؟ |