Eğer bu bir okyanus gezegeniyse ve biz Sadece küçük bir azınlıksak bu insanoğlunun düşündüğü bir çok şeye müdahele ediyor. | TED | اذا كان هذا كوكب محيط ولدينا فقط أقلية صغيرة من هذا الكوكب، انه فقط يتعارض مع الكثير من ما تعتقده الانسانية. |
Sadece "bir ailem olması için son umutsuz şansım" gibi birşey. | Open Subtitles | انه فقط شيئا ما مثل اخر فرصة يائسة ليكون لدي عائلة |
Sadece, Bu kadar kısa sürede çok mutlu olmasını kastedmedim. | Open Subtitles | انه فقط انا لم اتوقع ان يكون سعيدا لتلك الدرجة |
Ben Sadece Ne yaptığımı bilmen gerektiğini düşündüm. Sadece masum bir meraktı. | Open Subtitles | اعتقدت انكى يجب بن تعرفى ما حدث انه فقط فضول بحسن نية |
Seni temin ederim, yapmaktan zevk almıyorum. Sadece bana kolay geliyor. | Open Subtitles | أأكد لك أنني لست أستمتع بعملي انه فقط يخرج مني بسهولة |
Sadece Lucas burada değildi, ve kapıyı açık gördüm ve ben... | Open Subtitles | انه فقط بدا ان لوكاس ليس هنا والباب مفتوح وانا فقط |
Bugün, Sadece onu tutup gezdirdiğim sürece uyumaya karar verdi. | Open Subtitles | اليوم, قرر انه فقط سينام طالما انا احمله واتحرك به. |
Yanımda bir yetişkinin bulunması gerek Sadece. Uyanık olmaları şart değil. | Open Subtitles | انه فقط يجب ان يكون معي بالغا لايجب ان يكون واعيا |
Ee, temelli mi döndün, yoksa Sadece kısa bir ziyaret mi? | Open Subtitles | اذا , انـت هنـا الى الأبد او انه فقط زياره ؟ |
Sadece bir şeyleri bedavaya getirmek için üzerini bile çıkarmamana hayranlık duyduğunu belirtti. | Open Subtitles | انه فقط يعبّر عن اعجابه انكِ لا تعملين جهداً لتحصلي على أشياء مجانية |
Sadece... nai ve sheldon her zaman ne yapılacağını bilirlerdi. | Open Subtitles | انه فقط ناي وشيلدن دائماً يعرفون مايفعلون في هذه المواقف |
Bunu yapabiliriz. Sadece kullanılmayan alanlar için biraz fazla ödersin. | Open Subtitles | نستطيع عمل ذلك, انه فقط سيكلفك اكثر بسبب المكان الجديد |
Ta ki sisteme reset atana kadar Sadece, senle ben. | Open Subtitles | حتى يقوموا هم بتهيئة النظام .. انه فقط انت وانا |
Peter, o Sadece yalan söyleyen ve yurtseverlerden nefret eden biri. | Open Subtitles | بيتر. انه فقط من هؤلاء الليبراليه الذي ينشر الكذب وكره الوطنيه |
House'la birçok kez zıtlaştığımızı biliyorum ama önceden 'ne de olsa, o bir dahi' diyebiliyordum oysa şimdi, Sadece çok zeki birisi. | Open Subtitles | اعرف اننا نتخالف مع هاوس طوال الوقت لكن قبل ان اتمكن من قول حسنا انه عبقري الان ربما انه فقط ذكي حقا |
Sadece siz ikiniz babanın çiftliğindeyken, ben hayal gücümün beni yanıltmasına izin verdim. | Open Subtitles | انه فقط حينما كنتما سوياً في مزرعة اباك مخيلتي فقط اخذت الكثير مني |
Sadece benim gibi konuşuyorsun, ya da sanırım ben... senin gibi konuşuyorum. | Open Subtitles | لا لا انه فقط بدوتي مثلي او أعتقد انني.. انني أبدو مثلك |
Sadece özgürlük deneyimini istediğini söyledi ve ne kadar tutacağı umrunda bile değildi. | Open Subtitles | انه فقط ظل يقول انه يريد تجربة الحرية وانه لم يهتم كم ستكلفه |
Destek ekibine iletilmiyor Yani. Bu Sadece... Bu Sadece kanıt kaydediyor. | Open Subtitles | اعني أنه لن يساعدك في قضيتك انه فقط أنت تسجل الأدلة |
Biliyorum. Yalnızca bana tekrar dokunduğunu düşünmek... | Open Subtitles | اعرف ، انه فقط مجرد التفكير انه سوف يلمسنى مره اخرى |
Bu bende refleks gibi. Bu işte pek iyi insanlar yok. | Open Subtitles | انه فقط جزء من طريقتي ليس هناك الكثير من الاشخاص اللطفاء |