Bunu yapar çünkü, bazen artık güvende olduğunu unutur. | Open Subtitles | يقوم بهذا لأنّه ينسى في بعض الأوقات انّه في مكان آمن |
Karısı, şirket işleri için şehir dışına çıkan bir fabrika temsilcisi olduğunu sanıyormuş. | Open Subtitles | إعتقدت زوجته انّه مندوب يسافر خارج البلدة من أجل أعمال للشركة. |
Oh, görevimizin gizli içeriğine uygun olduğunu düşünmüştüm. | Open Subtitles | أعتقد انّه ملائم نظرا لطبيعة مهمتنا السرية. |
Uzun sürecek senin gibi bir yol arkadaşı iyi gider diye düşündüm. | Open Subtitles | إنّها طويلة وفكّرت انّه ربّما بإمكاني جلب شخص لمرافقتي يبدو كـ هيئتك |
Kötü şeylerden fazlasını görüyor ve birbirine ihtiyaç duyan insanları bir araya getiriyor. | Open Subtitles | انّه يرى من خلال الكره و لديه موهبه بتجميع الناس الذين يحتاجون لبعضهم |
Görünüşe göre kurumumuz son yıllarını deli bir adam için çalışarak geçirmiş. | Open Subtitles | انّه يبدو ان منظمتنا قد انفقت السنوات الاخيرة في تجنيد رجل مجنون |
İyi bir başlangıç yapmaya çalışıyor ve işlerin nasıl döndüğünden haberdar olduğunu bilmeni istiyor. | Open Subtitles | يريد أن يبدأ في العمل بأسرع وقت ويريد التحقق من انّه على دراية بكيف تسير الأمور هنا |
Evet, büyük baskı altında olduğunu söyledi ya. | Open Subtitles | نعم، حسناً، قال انّه كان تحت الكثير من الضغوط |
Ama adam çekmeden önce etrafın güvenli olduğunu bilmek isteyecek. | Open Subtitles | و لكنّه يجب أن يتأكد انّه بأمان قبل أن يقوم بسحب المال |
bunun görevimiz olduğunu söylüyorsunuz. Dünyadaki bütün ülkelerle, tek yumruk halinde bütün dünyaya faydalı olacak şekilde karbon salınımlarını kısacak bir anlaşma | TED | نحن نُقر انّه يجب علينا التعاون مع مختلف دول العالم لأنه مرهون بنا جميعاً تقليل إنبعاثات الكربون في الجو لما فيه نفع للعالم أجمع. |
Evet, ama onun elinizde olduğunu nereden bileceğiz ve hala hayatta olup olmadığını? | Open Subtitles | ايه، بس كيف نعرف انّه عندكم وباقي حي |
Diana Morrison hakkında bildikleriniz olduğunu düşünüyordum ama şimdi olduğundan kesin eminim. | Open Subtitles | اعتقدت انّه ربما تكون لديك "بعض المعلومات عن "ديانا موريسون و الآن لا استطيع ان أكون أكثر تأكداً انّكِ تفعلين |
- Sen olduğunu biliyordum tamam mı. | Open Subtitles | شهرين حسناً, لقد علمت انّه أنت |
Onların görevinin Sovyetlerle olan anlaşmamı baltalamak olduğunu hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد انّه مِن واجبهم... تقويض إتفّاقي مع السوفيات... |
Ve göreceğiz ki, dünyada bir çok problemi aynı anda hem algılayıp hem de harekete geçmek zorundasınız. | TED | وسنرى انّه سيكون عليك على حد سواء إدراك العالم والتحرّك في نطاقه، وهو ما يطرح الكثير من المشاكل. |
Hayır, aslında çok nazikti. Tam bir profesyonel. | Open Subtitles | كلا، لقد كان لطيفاً جداً معي انّه فقط يتصرّف باحترافية |
Elbette, sizi kıçınızın üzerine oturtacağına emin olabileceğiniz bir şey ise yer cilasıdır. | Open Subtitles | و بطبيعة الحال ، فإن الشيء الوحيد الذي تعتقد انّه يطرق مؤخرتك .. الارضيّة الزلقة |
Mesela, parlak turuncunun kışkırtıcı bir etkisi vardır. | Open Subtitles | على سبيل المثال ، اللون البرتقالي الزاهي اتضّح انّه يستفزّ مشاعر العداوة |
- Geleceği olan bir meslek değil. - Evet, şerefsiz bir meslek. | Open Subtitles | ــ لا مستقبل في ذلك ــ انّه أمر عديم الشرف |
Kadınlar için en önemli şey, bir erkek bulmaktır. | Open Subtitles | انّه بالنسبة للنساء أهم شيء هو أن يجدن زوجاً |