I burada zaten çıkmak için bir yol bulmak zorundadır. | Open Subtitles | ولا بد لي من ايجاد وسيلة للخروج من هنا بالفعل. |
I carouse daha Öğrenciler çok iyi umut verici olduğunu biliyorum. Onlar bir yol bulmak zorundadır. | Open Subtitles | وأنا أعلم أن الطلاب وعد جيدا ثم أسرف في تناول الخمر، فإنها يجب ايجاد وسيلة. |
Biri bana bu aletin ne olduğunu tam olarak söyleyince açmak için bir yol bulmaya çalışsak mı karar vereceğim. | Open Subtitles | عندما استمع الى احدهم ليخبرني بشكل قاطع ما هو الجهاز سوف أقرر حينها ما اذا كان ينبغي لنا محاولة ايجاد وسيلة لتشغيله |
Diane, Kalinda yaptığını itiraf etmeye niyetleniyor, ama şey için bir yol bulmaya çalışıyoruz sana zarar vermemek için. | Open Subtitles | ديان، تعتزم كاليندا ل تأتي نظيفة عن ما فعلته، ولكن كنا نحاول ايجاد وسيلة لا... لا يضر بك. |
Ayrıca seni affetmenin bir yolunu bulmaya çalışmam gerektiğini de ispatladı bu. | Open Subtitles | كما انه دليل على أنني في حاجة لمحاولة ايجاد وسيلة لأسامحك |
İnanmıyorum ama Meksika'dan beri Scott'un öldürmeden beslenebilmesinin bir yolunu bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لا، اني احاول ايجاد وسيلة لتعذية (سكوت) من دون قتل منذ المكسيك |
Belki sonunda bedenlerini gerçek dünyaya getirebilecek bir yol bulabiliriz. | Open Subtitles | ربما نتمكن في النهاية حتى ايجاد وسيلة للحصول عليها الهيئات في العالم الحقيقي. |
Fakat Costello, bir yol bulmak zorunda olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | ولكن (كوستيلو) يعرف ان عليه ايجاد وسيلة |
Ama bunu bir kenara bırakıyoruz böylece birlikte hareket edecek bir yol bulabiliriz. | Open Subtitles | ولكننا وضعنا ذلك جانبًا حتى نتمكن من ايجاد وسيلة للمُضي قدمًا معًا |