Yoksa şimdi babanı ararım, o sana ne diyeceğini bilir. | Open Subtitles | الآن سأتصل بأبيك على الهاتف وهو سيقول لك ما هي |
Ona göz kulak ol ve babanı ara. Haklı olduğumu söyle. | Open Subtitles | وراقبه واتصل بأبيك واخبره بإني كنت على حق |
babanla evli olduğum ilk üç yıl hamile kalamamıştım. | Open Subtitles | أول ثلاث سنوات من زواجي بأبيك لم يحدث حمل |
Eğer birine kızmak istiyorsan, sevgili yaşlı babanla başla. | Open Subtitles | إذا اردت أن تغضبي من أحدهم فلتبدئي بأبيك أولا |
Oğlum, babana biraz inan, Lütfen. Anlamaya çalış. Anlayım mı? | Open Subtitles | بني, فليكن لديك بعض الإيمان بأبيك رجاءاً, حاول أن تفهم |
babana layık bir evlatsan, beslendikten ve dönüştükten sonra sen de sevgili babacığın gibi biri olup çıkacaksın. | Open Subtitles | والآن، إذا كنت ابن أبيك عندما تنتهي من الغذاء عندما تستدير، ستكون شديد الشبه بأبيك |
Baban yaptıklarını konuşmak istememenin gerçek sebebini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف السبب الحقيقيّ لعدم رغبتك في الكلام عمّا فعلتَه بأبيك |
Sen babanın peşinden ayrılmayarak anneni dansa davet etmesini sağla. | Open Subtitles | إلتصق بأبيك كالغراء و تأكد من أخذه إياها لتلك الرقصة. |
Ona göz kulak ol ve babanı ara. Haklı olduğumu söyle. | Open Subtitles | وراقبه واتصل بأبيك واخبره بإني كنت على حق |
Öyleyse babanı bir dene. İlk olarak ona geldiğin için gururu okşanacaktır. | Open Subtitles | إذا إبدأي بأبيك سيكون ممتن كونك قدمت إليه أولاً |
babanı ara, gönderebildiği kadar para göndermesini söyle. | Open Subtitles | اتصلي بأبيك وأبلغيه أن يرسل لنا ما يستطيع من المال |
babanı tanıyorsun. Neler yapabileceğini biliyorsun. Gözünü kırpmadan öldürür. | Open Subtitles | إنّك عليمة بأبيك وبما يستطيع فعله، سيقتل بلا تردد. |
babanı şehre getirdiğim ya hani onun için özür dilerim. | Open Subtitles | حين جئت بأبيك للمدينة وإنّي أعتذر على ذلك |
babanı tanıyorsun. Neler yapabileceğini biliyorsun. Gözünü kırpmadan öldürür. | Open Subtitles | إنّك عليمة بأبيك وبما يستطيع فعله، سيقتل بلا تردد. |
babanla yapması gereken acil bir işi olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ـ أخدك؟ لقد قال أنه عمل مستعجل, أمر ما يتعلق بأبيك. |
babanla ilgili bir şey olduğunu sandığım için laf etmemiştim. | Open Subtitles | لم أقل شيئاً، لأني ظننت أن للأمر علاقة بأبيك والآن عرفت جيداً |
Evlat, mesele sen olduğunda her şeyin babanla bir alakası vardır. | Open Subtitles | فيما يتعلق بك يا غلام، فكل شيء ذي علاقة بأبيك. |
Şu anda Lexy, babana bir tuzak kuruyor. | Open Subtitles | في هذه اللحظة، ليكسي تقوم بالإيقاع بأبيك |
Sen orada Ehsaan'a iyi bak ben burada babana bakarım. | Open Subtitles | إعتني أنت بإحسان هناك ، وأنا سوف أعتني بأبيك |
Her koşulda babana bağlıyım ve onu hala seviyorum. | Open Subtitles | على الرغم من كل شيء، ما زلت ملتزمة بأبيك وما زلت أحبه |
Evet, aynı şekilde Baban ve çıldırmak üzere olan iki kızın da öyle. | Open Subtitles | أجل، وكذلك اعتناءك بأبيك وبابنتينا المفزوعتين |
Bana Baban hakkında ne düşündüğünü anlattı. Gerçek değildi. | Open Subtitles | أخبرني ما كان يفكر بأبيك هذا ليس صحيحا |
babanın hayranlık duyduğum bir yönü vardı, kazanmak imkansız senaryolarına inanmazdı. | Open Subtitles | ولذلك أنا معجب بأبيك لم يكن يؤمن بعدم وجود فرصة للفوز |
Ama babanızın beni buraya getirtme nedeni paradan çok daha değerli. | Open Subtitles | لكن السبب الذي دفع بأبيك إلى إحضاري إلى هنا كان أهم من المال |