ويكيبيديا

    "بأخذ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • alıp
        
    • almaya
        
    • almak
        
    • alabilir
        
    • aldı
        
    • alarak
        
    • alacağım
        
    • aldım
        
    • almış
        
    • almasına
        
    • almayı
        
    • almana
        
    • almakla
        
    • alıyor
        
    • alacağız
        
    Karısı oğlunu da alıp doğuya taşınmış ve yeniden evlenmiş. Open Subtitles قامت زوجته بأخذ ابنه و توجهت نحو الشرق و تزوجت
    Birlikte gıda bankalarına gittik, ses ve fotoğraf kayıtları almaya başladık. TED وذهبنا معًا إلى بنوك الطعام وبدأنا بأخذ تسجيلات صوتية وإلتقاط الصور.
    Antika bir araba almak için parayı saat yedide çekecek. Open Subtitles سيقوم بأخذ النقود في السابعة صباحًا ليقوم بشراء سيارة كلاسيكية
    Bekleniyordunuz, Albay. Paltonuzu alabilir miyim? Open Subtitles نعمنحنفي إنتظاركأيهاالعقيد، هل لي بأخذ معطفك ؟
    Günün erken saatlerinden görüntüleri aldı ve bir şerit üzerine yazdı. Open Subtitles قام بأخذ لقطات من صباح اليوم وبعدها قام بأضافه ذلك العنوان
    Derin bir nefes alarak. Gurunda öyle diyordu, değil mi? Open Subtitles سنبدأ بأخذ نَفَس عميق فهذا ما قاله معلمكِ لليوغا، صحيح؟
    Yıldız üssünde analiz etmek için kan örneği alacağım ve sonra hastalık için bir tedavi bulabiliriz. Open Subtitles سأقوم فقط بأخذ بعض عينات الدم لتحليلها على متن السفينة الأم وبعدها سنكون قادرون على إيجاد علاج لهذا المرض
    TED'i bir açıdan ele aldım ve onu fiziksel bir şeye çevirdim. TED أذا أن قمت بأخذ هذا الجانب من "تيد" وترجمته إلي شيء جسماني.
    Birilerinin iyi bir kitabı alıp onu kendi çıkarları için kullanması ilk olmaz. Open Subtitles لن تكون اول مرة يقوم أحدهم بأخذ الكتاب الجيد و تحريفه لأهدافه الخاصة
    Bu amacımızı değiştirmiyor ama, bu nedenle biraz nefes alıp sorunu çözmeye çalışalım. Open Subtitles لكن ذلك لا يغير موضوعنا هنا، لذا لنقم بأخذ نفس و حل هذا
    Ve bu, bireylerin bir amino asit dizisini sahiden alıp da proteinin nasıl kıvrılacağını çözdükleri bir oyun. TED وهذه لعبة حيث يقوم الأفراد فعلاً بأخذ سلسلة من الأحماض الأمينية ومعرفة كيف سيتضاعف البروتين.
    Ama çocuk aspirini almaya başladım kalp krizi riskini azaltmak için. Open Subtitles لكن بدأت بأخذ أسبرين الأطفال لأحمي نفسي من خطر الذبحات الصدريه
    Bu olaydan sonra avukatlar dava almaya başladılar dava üstüne dava aldilar ve bakın görün, adim adim ilerleyecekler. Kamboçya'daki sistemi değiştirmek için. TED وبدأ المكافحون بأخذ القضايا واحدة تلو الأخرى و تلاحظ خطوة بخطوة بدأوا بتغيير التاريخ في كمبوديا
    Yapman gereken o detayları almak ve kendinin yapmak. Open Subtitles عليك بأخذ كل تلك التفاصيل وجعلها لك وحدك
    Arabayı alabilir miyim, baba? Araba mı? Asla olmaz! Open Subtitles ـ هلا سمحت لى بأخذ العربة ياأبى ـ العربة ,كلا بالطبع
    Birbirine karışmış spagettiyi aldı ve bunu kolaylaştırdı. TED فقام بأخذ هذه الفوضى المعقدة من الخرائط الشبيهة بالسباجيتي وقام بتبسيطها
    insanlardan en iyisini alarak ve makinalardan en iyisi alarak... Open Subtitles بأخذ أفضل الأشياء في الناس و أفضل الأشياء في الآلات
    Devam et kardeşim. Sadece bir sopa alacağım. Open Subtitles إذا لك يزعجك ذلك يا أخي ، سأقوم فقط بأخذ أحد مضاربك
    Bu mermi kovanlarını aldım ve her birinden bir bıçak yaptım. Open Subtitles قمت بأخذ مظاريف الطلقات و صنعت سكين من كل واحدة
    Metastatik göğüs kanseri olan kadınları almış, gelişigüzel iki gruba ayırmış. TED قام بأخذ نساء مصابات بسرطان الثدي المنتشر, وقام بتقسيمهم عشوائياً إلى مجموعتين.
    Benim yerime iki milyonu almasına izin veremezdim. Onu vurdum. Open Subtitles لم أسمح لها بأخذ المليوني دولار بدلاً مني فقمت بقتلها
    Fakat sen de evlendiğimizde benim soy adımı almayı kabul etmelisin. Open Subtitles ولكن ينبغي أن تكوني راضية بأخذ اسمي الأخير بعد أن نتزوج
    Çünkü dışarı çıkmanın tek yolunun güçlerimi almana izin vermek olduğuna inanmamı istediniz. Open Subtitles لأنـّكِ وددتِ أنّ تقنعينى أنّ الطريقة الوحيدة لأخراجي ، هي بأخذ كل قواي.
    Ailesi evlerinden atıldı, ve sosyal sistem çocuklarını ellerinden almakla tehdit ediyordu. TED وتم طرد عائلته من شقتهم وكان نظام الرعاية الاجتماعية يهدد بأخذ اطفاله
    Bebek kulak enfeksiyonu sebebiyle antibiyotik alıyor. TED سيبدأ بأخذ المضادات الحيوية لالتهاب في أذنه.
    Ve bunu yaparken altın taneciklerin nerede olduğunu görmek için resimler alacağız. TED و بينما هو يقوم بذلك، سنقوم بأخذ صور لنرى أين هي رقائق الذهب.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد