İkici şişemizin hikayesi garip ama ne yazık ki daha mutlu değil. | TED | رحلة العلبة الثانية أغرب ولكنها للأسف ليست بأسعد |
Şu halime bak, etrafımda dünyanın en mutlu insanları yazarlar varken benim moralim bozuk. | Open Subtitles | انظروا إليّ، أجلس هنا محبطاً بينما أنا محاط بأسعد أشخاص في العالم، المؤلفين |
İnsanlar en mutlu günlerinde neden ölümden bahsederler anlamam. | Open Subtitles | لا أعلم لماذا يريد أحدّ ذكر الموت بأسعد يومٍ في حياته |
Hayatımda en mutlu olacağım gün dört gözle beklediğim herşey uçup gitmiş. | Open Subtitles | كنت لأنزل عن المنصة غارفة بأسعد لحظات حياتي قط فقط لأجد كل ما تطلعت إليه |
Dünyanın en mutlu yerine kıyasla, değil elbette. | Open Subtitles | لايُقارن بأسعد مكان على وجه الأرض |
Hakikatten, daha mutlu olamazdım. | Open Subtitles | لا يمكن أن أحظى بأسعد من ذلك |
- Ya boğulursan? Olabilecek en mutlu şekilde ölürüm. | Open Subtitles | إذن سأموت بأسعد طريقة |
Çocukluğumuzda çok da mutlu değildik. | Open Subtitles | لم نحظَ بأسعد طفولة ممكنة. |
En mutlu günüm sayılmaz. | Open Subtitles | حسناً، ليس بأسعد يوم |
Angela, şimdi gözlerini kapatmanı ve bana, hayatındaki en mutlu anı söylemeni istiyorum aklına ne gelirse. | Open Subtitles | (آنجلا)، الآن أريدكِ أن تُغلقي عينيكِ، وأريدكِ أن تخبريني بأسعد لحظة في حياتكِ. أيمّا يخطر بذهنكِ. |
Hiç düşündün mü, yani demek istiyorum ki... bilmesen de lanet yaşamının en mutlu anını yaşamış olabilirsin az önce ve hastalık ve acılardan başka bir şey olmayabilir geleceğinde? | Open Subtitles | -هل فكرت من قبل، حسنا أعني، أنت لا تعلمين ... ولكنك ربما تكونين قد حظيت بالفعل بأسعد لحظة في كل حياتك البائسة... وكل ما هو مقدر لك فعله هو التطلع إلى المرض والعذاب؟ |
"Hayal edebileceğiniz en mutlu sonla bitiyor." | Open Subtitles | "بأسعد نهاية تحلمون بها" |