| Neredeyse bir saattir köpek balıklarıyla parti yapıyoruz. | Open Subtitles | نستمتع بأسماك القرش لتقريبا السّاعة نعرف ذلك على طريقنا للديار |
| Babamı müzik endüstrisinin köpek balıklarıyla yalnız bırakamazdım. | Open Subtitles | ولم أرد أن أرسله وحده لحوض يعج بأسماك القرش من المنتجين الموسيقيين. |
| Gri resif köpek balıkları tarafından çok kötü ısırılmış iki arkadaşım vardı. | Open Subtitles | عندي صديقان عضّا بشكل سيئ بأسماك قرش الشعبة المرجانية العظيمة |
| Uskumru ve ringa balıkları gibi sıralanmışlardı. | Open Subtitles | ووقفنا فى صفوف بأسماك الماكريل ,والرنجه. |
| Sen 16 gün balığa çık, her iyi balıkçının hayallerini süsleyen... iki balığı oltaya düşür, sonra da kaçır. | Open Subtitles | انت تصطاد لمدة 16 يوما وتمسك بأسماك اي صياد جيد سيبيع حياته من اجلها وتخسرهما معا |
| Odanda bir akvaryum bulundurabileceğini sanmıyorum. | Open Subtitles | ـ لا أعتقد بأنك تستطيع الإحتفاظ بأسماك في غرفتك |
| O nu hayatta tutmak artık daha zor, 'çünkü büyük köpek balıklarıyla yüzüyor. | Open Subtitles | هو كان شيء ثمين أكثر لبقاء حيّ، ' يجعل هو يسبح بأسماك القرش الأكبر. |
| Köpek balıklarıyla dolu bir havuza, bir damla kan damlatmak gibidir savunmanda açılacak koca bir deliktir. | Open Subtitles | إنها مجرد قطرة من الدماء في مياه مليئة بأسماك القرش، ثغرة في دفاعك. |
| Yunuslar yem toplarını bir arada tutar. Köpek balıkları sıklıkla sardalya çöreğini alır ya da ağzı boş döner. | TED | من دون مساعدة الدلافين، تكون كرات الطعام منتشرة أكثر وغالبا ما ينتهي الأمر بأسماك القرش بتناول ما يُسمّى بدونات السردين، أو بفم مليء بالماء. |
| Özellikle köpek balıkları beni büyülemişti. | TED | كنت مهوساً بأسماك القرش |
| İşin gerçeği Keyes, o anda ne balıkları ne kaskoyu, ne de bay Dietrichson ve kızı Lola'yı düşünüyordum. | Open Subtitles | لكن فى الحقيقة يا (كيز) لم أكن عندئد مهتم كثيرا بأسماك الزينة و لا حتى مهتما فى التجديدات ولا سيد (ديتريكسون) أو حتى انته (لولا) |
| İçi beyaz köpek balıkları, ölümcül elektrik balığı, aç piranalar, timsahlar ve daha korkuncu ormanların kralı yırtıcı aslanla dolu. | Open Subtitles | الممتلئ بأسماك القرش البيضاء، وأسماك كهربائية قاتلة، وسمك (بيرانا) المفترس، والتماسيح، والأكثر رعباً، ملك الغابة... |
| Yukarısı köpek balığı akvaryumu gibi. | Open Subtitles | فالأمر يشبه كوننا في حوض ملئ بأسماك القرش |
| Hayır, çünkü bir depremden düşüp köpek balığı dolu bir suya dalamazsın. | Open Subtitles | كلا، لأنه لا يمكنك أن تسقط من على زلزال وتقع في مياه مليئة بأسماك القرش. |
| Birinin odasına akvaryum koyduğunu hiç görmemiştim. | Open Subtitles | ـ لماذا لم يسبق لي أن إحتفظ أحد بأسماك في غرفته ؟ |
| Koca bir akvaryum aldı, sürüyle para harcayıp içini süslü püslü isimleri olan gerzek suratlı balıklarla doldurdu. | Open Subtitles | السمك الاستوائي كان لديه برميل كبير وأنفق الكثير من المال بملئه بأسماك بلهاء |