Ama bir dağın zirvesinde rüzgârın doğru zamanda gelmesini beklerken başka şeyler de hissettim: Canlılık ve kendime güven. | TED | لكن فوق قمة الجبل، انتظار هبوب الرياح في الوقت المناسب، شعرت بأشياء أخرى أيضًا: البهجة والثقة. |
Seninle beraber olduğum zamanın yarısında, başka şeyler düşünüyorum. | Open Subtitles | معظم الوقت الذي أقضيه معك أفكر بأشياء أخرى |
Ve ona karşı başka şeyler hissetmeye başladım, onunla başka şeyler yapmak istedim. | Open Subtitles | وبدأت أشعر بأشياء أخرى نحوه والتي أريد أن أفعلها من أجله |
Birinin yerini başka şeylerle doldurma çabasını bilirim. | Open Subtitles | اعلم بخصوص محاولة استبدال شخصاً ما بأشياء أخرى |
Başka şeyleri aklıma getirmeye çalışıyorum ama onu o kadar çok seviyorum ki. | Open Subtitles | إنني أحاول التفكير بأشياء أخرى ، لكن ذلك فحسب |
Bir de kafamda başka şeyler olmasaydı! | Open Subtitles | ..الشيء السيء والوحيد كان أنني بدأت التفكير بأشياء أخرى مثل والدي |
Eminim ki,bahçe işlerinden başka şeyler içinde onu ikna edebilirsin. | Open Subtitles | حسنا، أنا متأكد من أنك قادر على إقناعه كي يقوم بأشياء أخرى إلى جانب امور البستنة. |
Belki de yola devam etme, başka şeyler yapma zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | رُبَّمَا حان الوقت للإنتِقال الوَقّتْ للقيام بأشياء أخرى |
Yatakta başka şeyler yapıyoruz. | Open Subtitles | نحنُ نقومُ بأشياء أخرى في السرير ألا يمكن لبعض منيه |
O sırada aklımda başka şeyler vardı diye mahkemeye ver beni istersen. | Open Subtitles | لذا قاضني إن كنت في تلك اللحظة، أفكر بأشياء أخرى. |
Herkes başka şeyler yapmakla meşguldü, yani uğrayıp bir eve bakmaya zamanım oldu. | Open Subtitles | كان الجميع منشغلون بأشياء أخرى لذا وجدتٌ وقتاً لأعرج علي المنزل واتفقده |
Sen CO2 seviyeleri hakkında konuşmaya başlayınca kafamda başka şeyler düşünmeye başladım. | Open Subtitles | إليك ماحصل. بدأت التحدث عن مستويات ثاني أكسيد الكربون وأنا بدأت التفكير بأشياء أخرى في رأسي. |
başka şeylerle ilgilen, başka şeyler düşün. | Open Subtitles | يجب أن تعزيزي اهتمامات أخرى فكري بأشياء أخرى |
Bir şeyler kemirip dururlar ya da sakinleştiren başka şeyler yaparlar; bu şeyler onlara zarar verse bile. İnsanların kendini jiletlemesi gibi. | TED | قد تقضم أشياء أو تقوم بأشياء أخرى من باب التهدئة الذاتية حتى لو كانت تعد تدميراً ذاتياً، والذي يمكن اعتباره مماثل للطريقة التي يستخدمها البشر لتهدئة أنفسهم. |
Bak. Yapabileceğimiz başka şeyler var. | Open Subtitles | أعني، يمكننا القيام بأشياء أخرى |
Biliyor musun, keşke bazen bir yerlerin önünde takılmak ve ot gibi şeyler satmak yerine hayatta başka şeyler yapsaydım diyorum. | Open Subtitles | ... أتعرف بعض الأحيان أتمنى لو كنت قمت بأشياء أخرى فى حياتى بدلاً من التسكع أمام المبانى لبيع المخدرات القذره |
Ama başka şeyler de yapabiliriz. | Open Subtitles | لكن يمكننا القيام بأشياء أخرى أتعلمين؟ |
Hep bu çocuk oyunlarını mı oynarsın, yoksa başka şeylerle de ilgilenir misin? | Open Subtitles | هل تلعبين دائماً هذه الألعاب الطفولية أم تهتمين بأشياء أخرى أيضاً؟ |
Nick at Nite dışında başka şeylerle ilgilenen birileriyle olmak bence gayet hoş bir duygu. | Open Subtitles | يسعدني الإرتباط بأحد ما... يهتم بأشياء أخرى غير برنامج "(نيك) ليلاً" |
Sanırım istediğiniz şeyler var, Başka şeyleri göz ardı ederek isteklerinize odaklanıyorsunuz, ama muhtemelem o şeylere daha çok odaklanmanız lazım, katılıyor musunuz? | TED | أعتقد أنه عندما يوجد أشياءا تريدينها، تميلين للتركيز عليها مقابل التضحية بأشياء أخرى تعلمين أنه يجب التركيز عليها أكثر هل توافقين؟ |
...geçin iki ipoteği, tefeciler arabamı almak için fırsat kolluyorlar işimi kaybetmek üzereyim, eşim beni terketmekle tehdit ediyor bırakıp, hayattan bir şeyler yakalayacağıma bahisleri ikiye katlıyorum. | Open Subtitles | أنت تفكر بأشياء أخرى أيضاً قام المراهنون بأخذ سيارتي عملي على المحك و زوجتي تهدد إذا لم يتوقف هذا |