Kevin Lynch, çekici olabilirsin ama bir daha eşyalarımı dağıtmaya kalkarsan... | Open Subtitles | كيفن لينش قد تكون ظريفا و لكن ان تلاعبت بأغراضي مجددا |
eşyalarımı ister tut, ister ver. Sonuçta hiç fark etmiyor. | Open Subtitles | الإحتفاظ بأغراضي ، وهبها في النهاية ، هذا لا يهم |
Dün eşyalarımı mı karıştırdın? | Open Subtitles | لقد عبثت بأغراضي الليلة الماضية أليس كذلك؟ |
Benim eşyalarımla dolu bir kutun yok! | Open Subtitles | . انت لا تملك صندوق معبأ بأغراضي |
Eve bir grup yabancının gelip Eşyalarıma dokunmasını istemiyorum. | Open Subtitles | انا لا أريد مجموعة من الغرباء ان يدخلوا الى هنا للعبث بأغراضي |
Labaratuarıma girdi. Kişisel eşyalarımı karıştırdı. Beni tehdit etti. | Open Subtitles | اقتحم مختبري وعبث بأغراضي الشخصيّة وهدّدني |
Arazime geliyorlar, eşyalarımı karıştırıyorlar camlarımı kırıyorlar, kapımı spreyle boyuyorlar. | Open Subtitles | إنهم يطأون على ممتلكاتي و يعبثون بأغراضي إنهم يحطّمون نوافذي و يرشون الطلاء على أبوابي |
Anne, Jordan'a odamdan çıkmasını söyler misin? eşyalarımı karıştırıyor. | Open Subtitles | قولي لجوردان أن يخرج من غرفتي أنه يعبث بأغراضي |
Sana orada saklanmanı söylemiştim eşyalarımı karıştırmanı değil. | Open Subtitles | أخبرتُكِ أن تختبئي هناك ليس اللعب بأغراضي. |
En azından artık "eşyalarımı karıştırmayı ve kıyafetlerimi denemeyi kes" demem gerekmeyecek. | Open Subtitles | و على الأقل الأن ليس على أن أظل أقول أقلعى عن التفتيش بأغراضي أو تجريب أشيائى |
Onun etrafta dolaşıp eşyalarımı karıştırıp mikrodalga ile TV'yi satmasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريده أن يتجول في الجوار يعبث بأغراضي ويرهن المايكرويف و التلفاز |
Birinizin, eşyalarımı odaya götürmesini istiyorum. | Open Subtitles | أريد أحدكم أن يذهب للغرفة بأغراضي والآخر |
eşyalarımı nereye getireceğimi ve sözleşmem kaç günlük onu söyle yeter bana. | Open Subtitles | يخبرونني أين آتي بأغراضي وكم يومًا يدوم استئجاري |
- Çünkü Göçmenlik Bürosu sabahın köründe gelip sahte lezboların gerçek lezbo olduğunu kontrol etmek için eşyalarımı karıştırıyor. | Open Subtitles | لأن موظف الهجرة أتى في السابعة صباحاً ليفتّش بأغراضي ليتأكّد أنّ السحاقيّتان المزيفتان حقيقيّتان |
Selam, içeri gel. eşyalarımı alayım. | Open Subtitles | مرحبًا، تفضلي بالدخول اسمحي لي آتي بأغراضي |
Çocuklar benim eşyalarımla da uğraşırdı. | Open Subtitles | ان يقوم الاولاد بالعبث بأغراضي |
Yemeğini benim eşyalarımla finanse ediyor. | Open Subtitles | إنها تزين عشاءها بأغراضي |
Hey, eşyalarımla ne yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تفعل بأغراضي ؟ |
Beni iyi tanırsın. Eşyalarıma önem veririm. | Open Subtitles | أنت تعرفيني جيدًا،لدرجة أنني لا أهتم بأغراضي ابدًا |
- Dolabının yarısından fazlasında benim Eşyalarım var. | Open Subtitles | - أكثر من نصف الخزانة إمتلأت بأغراضي |
Eşyalarımın burada ne işi var? | Open Subtitles | مالذي جاء بأغراضي هنا؟ |