O davaları kazanmak, paraları almak. onların suçlu olduğunu biliyorduk. | Open Subtitles | تفوز بتلك القضايا ثم تأخذ المال كنا نعرف بأنهم مذنبين |
En az yirmi kişi olduğunu söyledin. Silahlarımız da onlarda. | Open Subtitles | لا, لا, خمسة منّا لايكفي قلت بأنهم عشرون على الأقل |
Bizi deniz dibine tutturacak uçları kancalı dev demir kancalar olduklarını tahmin ediyordum. | Open Subtitles | إعتقدت بأنهم كانوا أشياء حديدية ثقيلة كبيرة مع خطاف لإحتجازنا في قاع البحر. |
Bunları politikacılar tuzak olarak kullanır.Böylece onların saygıdeğer olduklarını düşünürsünüz. | Open Subtitles | هذه فقط أشياء يستخدمها السياسيون لكي يخدعونكم بأنهم جديرون بالثقة |
Çünkü kendilerini öldürmeden önce kendilerini oldukları gibi kabul etmek zorundaydılar. | TED | لأنهم شعروا بأنهم اضطروا إلى تأكيد أنفسهم قبل أن يقتلوا أنفسهم |
Ama hepsi anlamıştı ki bu kaçağa iki hafta süre verilecekti. | Open Subtitles | لكنه قد قٌرِرَ، بأنهم أبدوا تعاطفاً، لذلك الهاربة سَتُعطّى أسبوعين للأختباء. |
onlar, neşeli çocuklar, ve beni kaçtıklarına inandırabilmenin hiç bir yolu yok. | Open Subtitles | إنهم أولاد سعداء ، ولا يمكن أن تجعليني أن أصدّق بأنهم هربوا |
Wow! Sanırım başlarına getireceğim belanın faydadan daha büyük olduğunu anladılar. | Open Subtitles | واو ، أخمن بأنهم أدركوا أنني سأسبب مشاكل أكثر مما أستحق |
Yani Driscoll'a. FBI, hâlâ dosyada ne olduğunu bilmediklerini iddia mı ediyor? | Open Subtitles | هل ما زال الفيدراليون يدعون بأنهم لا يعرفون ما داخل الملف ؟ |
Ayrıca bu hırsızların tehlikeli olduğunu da söyledi ki bu beni biraz korkuttu. | Open Subtitles | وقد أخافني قليلاً كان محقاً بشأن الخطورة لا أظن بأنهم كانوا بهذه الخطورة |
- Mutlu olduklarını sanıyordum. - Mutluydular. Mutlu olduklarını biliyorum. | Open Subtitles | ظننت بأنهما كانا سعداء لقد كانوا , أعرف بأنهم كانوا |
Mutlu olduklarını bilmek sizin için çok rahatlatıcı oluyordur eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة بأن هذا أمر مريح جدا بأنهم مستمرون بسعادة. |
Sizin için şaşırtıcı olacak bayan ama hep masum olduklarını söylerler. | Open Subtitles | الأخبار الطارئة لكِ ، أيتها السيدة، جميعهم يقولون بأنهم لم يفعلونها. |
O kadar çok eğlenirler ki, tekrar çocuk gibi hissederler. | Open Subtitles | لقد حضوا سوياً بمرح كثير لدرجة شعروا بأنهم أطفالاً مجدداً |
Ee, eğer biz oralarda olmazsak, onlar bunu fark edecektir. | Open Subtitles | و من الواضح بذلك بأنهم سيلاحظون بأننا لم نظهر بعد |
Okuduklarıma göre İngiliz zihniyeti, tuzağı daima meydan okuma diye alır. | Open Subtitles | قراءاتى عن العقليه البريطانيه تُفيد بأنهم يتعاملون مع الفخ كأنه تحدى |
Bu parlak beyinlere saygısızlık etmek istemem ama onların aslında hatalı olduğuna inanıyorum. | TED | مع كل احترامي لهذه العقول الرائعة، إلا أني أؤمن بأنهم على خطأ. |
Ama sizden 26 sayı daha iyi olduklarına hâlâ inanmıyorum. | Open Subtitles | لكن ما زلت لا أعتقد بأنهم 26 نقطة أفضل منك. |
İnsanların neden hayatta çıkmaza girdiklerine dair bir teorim var. | TED | لديّ نظريّة حول سبب شعور الناس بأنهم عالقون في حياتهم. |
Teşekkür ettiler ve bağlantı kuracaklarını söylediler. Yani iyi gitti. | Open Subtitles | لقد شكروني وأخبروني بأنهم سيكونون علي إتصال لقد كانت جيدة |
Yapımcı bize şirin, masum, güzel ve yeni bir yüz aradıklarını söyledi. | TED | وقد أخبرنا المنتج بأنهم يبحثون عن بعض الأبرياء اللطيفات ووجوه جميلة وشابة |
Ben hala onların Pazar günü biletlerini hak ettiklerini düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا ما زلت عند اعتقادي بأنهم ما بيستاهلوا تذكرة الأحد |