Yavru Çin timsahları içgüdüsel olarak, yuvanın dışına kendilerini bekleyen dış dünyaya doğru yöneliyorlar. | Open Subtitles | التماسيح الصينية الرضيعة تتجه بغريزتها إلى الأعلى بإتجاه سطح العش حيث العالم الجديد بإنتظارها |
Hep onu bekleyen boş bir odanın olduğunu söylediğinde. | Open Subtitles | عندما تخبرني دائماً أنه هناك دائماً غرفة فارغة بإنتظارها |
Kötü falan değil. Ben de bu anı bekliyordum. | Open Subtitles | هذه ليست أخبرا سيئة , هذه هي اللحظة التي كنت بإنتظارها |
Tuvalette onu bekliyordum ama o gitmişti. | Open Subtitles | كنت بإنتظارها أمام دورة المياه لقد إختفت - إختفت ؟ |
Bayanlar ve baylar, işte beklediğiniz an geldi. | Open Subtitles | سيداتي سادتي , اللحطة التي كلكم كنتم بإنتظارها |
Ve beklediğiniz an geldi. | Open Subtitles | و الآن ، اللحظة التي كنتم جميعاً بإنتظارها |
Buradaydılar ve onun için bekliyorlardı. | Open Subtitles | الاسلكي لقد كانوا هنا بإنتظارها |
kız geçerken, alçak herif onu bekliyordu. | Open Subtitles | عندما قدمت الفتاه كان الوغد بإنتظارها |
Ya onu bekleyen bir araba vardı ya da biri gelip onu aldı. | Open Subtitles | إما كانت سيّارة بإنتظارها أو إلتقطها أحد. |
Bu şarkıyı bekliyordum. | Open Subtitles | هذه الاغنية التي كنت بإنتظارها |
Ben de seni bekliyordum. | Open Subtitles | أنتِ من كنتُ بإنتظارها. |
Onu bekliyordum, dostum. | Open Subtitles | كنت بإنتظارها يارجل |
Doğduğunuzdan beri beklediğiniz an işte bu. | Open Subtitles | هذه هي اللحظة التي كنتم بإنتظارها منذ يوم ولادتكم فلا تفسدوها الآن |
- Peyton araç değiştirmedi. - Onu bekliyorlardı. | Open Subtitles | إنَّ "بيتون" لم تقوم بعمليةُ تبديلٍ لسيارتها, بل كانوا بإنتظارها هناك |
- Malı bekliyorlardı. | Open Subtitles | -كانوا بإنتظارها |
Ve adam onu yatağın altında bekliyordu. | Open Subtitles | لقد كان يقبع أسفل الفراش بإنتظارها. |
Onu bekliyordu. Ani saldırı. | Open Subtitles | كان بإنتظارها |