Mesela, yiyecek temin etmek, yaralılara pansuman yapmak, arkadaşlarını kilometrelerce taşımak ve sonra da, kendi başlarının çaresine bakabilecek duruma gelene kadar onlarla ilgilenmek gibi. | Open Subtitles | يتعلق الأمر أحيانا بإنجاز أمورا أخرى كإيجاد الطعام تضميد الجروح |
Küçük bir kutlama yapmak istediğim için özür dileyecek değilim. | Open Subtitles | لن أقـوم بالإعتـذار لأنني أريد أن أحتفل بإنجاز صغير قمتِ به |
Önemli olan tek şey basitçe işi yapmak. | Open Subtitles | إن أهم شيء هو أن تقوم بإنجاز عملك ببساطة |
Ve biraz amelelik yapmak için sınır şeridine gitmeye karar verdi. | Open Subtitles | لذلك قرر الإتجاه إلى الحدود للقيام بإنجاز بعض العمل بنفسه |
Ben insanların bir şekilde, temel inançları doğrultusunda doğru olduğunu düşündükleri şeyi yapmak konusunda cumhuriyet pahasına olsa bile kimseden izin almadıklarını gördüm. | Open Subtitles | أعرف أنك ستسمحين للناس بإنجاز بما هو صحيح، لرأيك الأساسي بأن الجمهوريين يجب أن يتحملوا جميع العواقب |
Sizinle iş yapmak bir zevkti bayan! | Open Subtitles | سعدت بإنجاز عمل لك ياسيدتى |
Şaka yapmak için orta noktan yok. | Open Subtitles | سوف تبدء بإنجاز |