ويكيبيديا

    "بارز" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ünlü
        
    • seçkin
        
    • önde gelen
        
    • önemli bir
        
    • Göze çarpan
        
    • kıdemli
        
    • tanınmış
        
    Amcam çok ünlü bir matematikçiydi ve bana dedi ki, "Bak, benim 25 yıldır çözemediğim bir problem var, ve kimse çözemez. TED كان عمي عالم رياضيات بارز للغاية وقال لي، "انظر، هناك مشكلة لم أستطع حلّها قبل 25 عاما، ولم يستطع أحد أن يحلّها.
    "ünlü Meksikalı avukat adına 89,000 $ para çıkarıldı." Open Subtitles تم العثور على شيكات ب 89 ألف دولار باسم محام ميكسيكي بارز
    Kardeşim çok incedir. Benim seçkinliğime daha varken o zaten seçkin biriydi. Open Subtitles هذا من لُطف أخي، انه بارز من قبل أن يُعد بروزي بروزًا
    Geçenlerde, önde gelen bir imam, beni gerçekten şaşırtan bir hikaye anlattı. TED مؤخرا، أخبرني إمام بارز بقصة أثرت بي كثيراً.
    O kadar önemli bir rol değil. Ama incelikli bir rol. Open Subtitles انه ليس بذاك الدور الكبير يا ايلي و لكنه دورا بارز
    Oğlunuz kaçırılmadan önce Göze çarpan bir şey var mıydı? Open Subtitles هل كان ثمة أمر بارز في اللحظات السابقة لخطف ابنك؟
    Bu konseyin kıdemli bir üyesiyim ve ben bundan haberdar değilim. Open Subtitles أنا عضو بارز في هذا المجلس ولم أكن على علم بذلك.
    Onu Üstlerinin kınamalarına karşı koruyabilecek tanınmış ve kudretli biri. Open Subtitles رجل بارز وقوي يستطيع حمايته من لوم رؤسائه
    New York'ta, ünlü bir tiyatro aktörü vardı. Adı, Vincent Gambini'ydi. Open Subtitles كان هناك ممثل مسرحي بارز بنيويورك وكان يدعى فنسينت غامبيني
    Olağanüstü Beyefendiler Cemiyeti'nin yeni kuşağının ünlü üyelerinin en yenisiyle tanıştığıma memnun oldum. Open Subtitles يجب أن أقول, بأن البهجةَ لي بالاجتماع بمجنّد بارز جداً لهذا الجيل الحديث لعصبة السادة الخارقين
    Bilmeni isterim ki, kocam çok ünlü bir Pakistanlı anestezi uzmanıdır. Open Subtitles ليكن في علمك أن زوجي يعتبر طبيب باكستاني بارز أخصائي في التخدير
    Önemli ve ünlü atalarınızı özellikle belirtin. Open Subtitles وتذكر الجميع سواء كان نسيب بارز أم غير ملحوظ
    Anonim bir tüyoyla, seçkin bir iş adamına ceza vermemi istiyorsun? Open Subtitles أتريدني أن أمسك برجل أعمال بارز بناءاً على معلومة من مجهول؟
    Bize Prens'in Londra'da seçkin bir İngiliz politikacıyla buluşacağını söyledi. Open Subtitles قال لنا أن الأمير في لندن لمقابلة سياسي بريطاني بارز
    Bakalım. Koyu saçlı ve seçkin, yakışıklı, güçlü bir kişilik. Open Subtitles دعنى ارى, انه غامق,وسيم, بارز ولديه شخصية كبيرة
    önde gelen bir bilim insanı ve eğitmen olarak otoritesi zamanındaki birçok genç doktorunu etkiledi. TED كعالم بارز ومحاضر، منحته تلك المكانة القدرة على التأثير على العديد من أطباء عصره.
    'Tarihselci okul'un önde gelen iktisatçılarındandı. Open Subtitles وكان خبير اقتصادي بارز في المدرسة التاريخية
    önde gelen 12 film yapımcısı tarafından... yapılan başvuruyu yeniden dolaştırarak... temyiz mahkemesine gönderebileceğimizi düşündüm. Open Subtitles لقد فكرت أن أقل ما يمكننا فعله هو إعادة نشر الاحتجاج الأصلي الذي أصدره 12 مخرج بارز وإرساله إلى محكمة الاستئناف
    Seks işçileri bazen iki mezuniyete, bankada bir işe ve kilisede önemli bir role sahiptir. TED العاملات فى مجال الجنس أحيانا يكون لديهن درجتين جامعيتين، ووظيفة بنكية ودور بارز فى الكنيسة.
    Müşterim toplumda güçlü bağları olan, önemli bir işadamıdır. Open Subtitles موكلي رجل أعمال بارز بإرتباط قوي بالمجتمع
    1944 Mayıs'ında Auschwitz'in Göze çarpan ziyaretçilerinden biri Adolf Eichmann'dan başkası değildi. Open Subtitles "وزائر بارز أتى إلى"آوشفيتس أثناء مايو 1944 "لم يكن سوى "أدولف آيشمـان
    Süper iletkenler kuantum fiziğinde bir mucize, bunların Göze çarpan en önemli özellikleri yavaş yavaş anlaşıldı ve önemli hale geldi Open Subtitles قابلية الوصل الكهربي الفائقة هي معجزة فيزياء الكم وانها مثال بارز كيف أصبحنا تدريجيا سادة للمادة نفسها
    Senatör Reese Yurtiçi Güvenlik Komitesi'nde kıdemli üyeydi. Open Subtitles منهم السناتور ريس وهو عضو بارز لجنة الأمن الداخلي.
    Uzun aday listemizin üzerinden geçiyordum ve bir ismin eksik olduğunu fark ettim hem de oldukça tanınmış bir ismin. Open Subtitles أنا كُنْتُ أَذْهبُ إنتهى قائمتنا الطويلة للمرشّحين، وأنا لاحظتُ a اسم كَانَ مفقودَ، a جداً واحد بارز.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد