Zaten bir daha Düzgün yürüyemeyeceğim. | Open Subtitles | لن أمشي باعتدال مرة ثانية أبدا |
Daha Düzgün dur. | Open Subtitles | قفي باعتدال أكثر |
Dur. Düzgün dur! | Open Subtitles | قف ، قف باعتدال |
Eminim sizin muhitiniz ölçülü içiyordur. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن طبقتك لا يشربون إلا باعتدال |
Tuzlular ölçülü seviyede ama seks için iki hafta kadar daha beklemen gerek. | Open Subtitles | تناولي الملح باعتدال عليك الإنتظار أسبوعين إضافيين قبل إستئناف النشاط الجنسي الطبيعي |
Aslında hamilelik boyunca Aşırıya kaçmadan içmek güvenlidir. | TED | في الواقع إنه من الآمن شرب النبيذ باعتدال أثناء الحمل. |
Alkol aldı ama Aşırıya kaçmadı işi hakkında inandırıcı bir şekilde yalan söyledi diyalogumuzu tarafsız olarak sürdürdü. | Open Subtitles | أنه يستخدم الكحول، ولكن باعتدال لقد كذب بخصوص عمله، ولكن بطريقة تُصدق و أبقى المحادثة طبيعية و واضحة |
Düzgün dur! | Open Subtitles | قفى باعتدال هيا |
Düzgün otur. | Open Subtitles | اجلس باعتدال. |
Düzgün otur ! | Open Subtitles | إجلس باعتدال ! |
Tatlım, biliyorum bu gözlükler köklü yeni bir teknoloji ve ölçülü bir şekilde takılmalı. | Open Subtitles | ،اسمعِ عزيزتي أعلم أن هذه النظارات هي تكنولوجيا حديثة جذرية .ويجب ارتداءها باعتدال |
Çok fazla içersen sağlığın elden gidebilir o yüzden ölçülü ol. | Open Subtitles | وإن بلغت سُن الرشد، فاشرب باعتدال دون إفراط .فآثار الإفراط في شربه جسيمة على الصحة |
Biz de çalışıyoruz. Ama ölçülü bir şekilde. | Open Subtitles | نحن نعمل أيضا لكن باعتدال |
Aşırıya kaçmadığın sürece sana da iyi gelecektir. | Open Subtitles | سينفعك ذلك, باعتدال. |
Aşırıya kaçmadan içmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تشرب باعتدال |