"بالأحجار" - ترجمة من عربي إلى تركي

• taş
• taşlarla
• taşlar

Buradan göle taş atmış mıydık? Hatırlıyor musun?
أليس كذلك؟ ..لستُ أذكر أي شئ حقا ..أنا آسف هل قَذَفْنَا بالأحجار من هنا؟ هل تذكر هذا؟

Ve böylece taş yüklü gemileriyle beraber inşaat alanına doğru yola çıktılar
وقد عادوا إلى موقع البناء على متن سفن حمّلت بالأحجار

Birlikte arabalara taş falan atardık.
كنا نلقي بالأحجار على السيارات وما إلى ذلك.

Delimisin sen, orası taşlarla dolu ve çok kötü akıntı var.
أنت مجنون, إنه ملآن بالأحجار والتيارات الفظيعة.

İngilizler silahlarla talim yapmamıza izin vermezler, onun için biz de taşlarla yapıyoruz.
الإنجليز لن يدعونا نتدرب بالسلاح, لذا فسنفعلها بالأحجار.

Sıcak taşlar için biraz fazla giyinik değil misin?
ألست ترتدين الكثير بالنسبة للتدليك بالأحجار الساخنة ؟

Kazılan taş ocakları giderek arttıkça insanlar kayanın içinde gömülü olarak buldukları gizemli objelere karşı giderek artan bir ilgi göstermeye başladı.
باستمرار أعمال التنقيب زاد اهتمام الناس بالأشياء الغامضة التي وجدوها ملتحمة بالأحجار

Ya... Sıcak taş masajını biliyorsunuz değil mi?
إذن تعرفون انه يسمى بالتدليك بالأحجار الساخنة؟

Evet, bu paha biçilemez taş ve mücevherlerle donatılmış som altın ama her WWE süperstarı size bunun sadece parıltıdan ibaret olmadığını size söyler.
أوه. نعم, انه ذهب خالص مرصع بالأحجار الكريمه والجواهر التى لاتقدر بثمن.

Hep birlikte arnavut kaldırımlı taş sokağa döndüler.
ذهبوا جميعاً إلى الزقاق الخلفي كان مرصوفاً بالأحجار

Bu kadar muazzam eserler taş ve papirüs
# مثل هذه الانجازات الهائلة # # بالأحجار و بورق البردي #

Bana taş attılar. Ama hiç takmadım.
كانوا يلقون بالأحجار علي لكنني لم أكترث

Sıcak taş masajı için gelmiştim.
من المفترض أن يكون هذا تدليك بالأحجار.

Görünüşe bakılırsa değerli taşlarla ilgili bir kaçakçılık olduğunu düşünmüş.
لقد كان يظن ان هناك محاولات أحتيال تحدث عليه .. شئ فى مجال عمله بالأحجار الكريمة هناك

Gerçekten üzgünüm sizi rahatsız ettiğim için, fakat... sandık... taşlarla birlikte...
أنا آسف جدا لمقاطعتك، لكن الحالة بالأحجار

Bu hediye pahalı taşlarla bezeli bir kolyeden daha değerlidir gözümde.
قيمة تلك الهدية عندي أكبر قدراً من قيمة قلادة محلاة بالأحجار الكريمة

Işık yeşile döndüğünde taşlarla birlikte uzaklaşırız.
وعندما تصبح الإشارة خضراء نهرب بالأحجار

Hindistan'a vardıklarında kirli taşlar, bütün dünyadan gelen temiz taşlarla karıştırılır ve sonra diğer herhangi bir elmas gibi olurlar.
بمرور الوقت سيصل الى (الهند) الأحجار القذرة ستخلط بالأحجار النظيفة من كل أنحاء العالم ثم تصبح مثل أي ماسات أخرى

Camına küçük taşlar atıyordum ama beni tersledi.
الق بالأحجار على نافذتها.