Küçük bir şantaj tehdit'inin beni... Bu cennetten uzak tutmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | أنا فقط لم أستطع السماح لتهديد بالإبتزاز ان يبعدني عن.. |
şantaj ve saldırı suçları olsa dahi suçunu itiraf edip kabul ettiği için dosyasını askıya alıp tutuksuz yargılanmasına karar verdik. | Open Subtitles | لقد كان متهم بالإبتزاز و الإعتداء لكنه إعترف وهي لم تتأذى كثيراً لم أحتجزه |
Ona 50 sterlin verdim ve şantaj yaptığına dair bir itiraf imzalattım. | Open Subtitles | أعطيتها 50 جنيهاً وها هو إعترافها الموقع بالإبتزاز |
- Hayır, dosyaları bulmazsak şantajla hapisten çıkacak. | Open Subtitles | سيخرج نفسه من السجن .بالإبتزاز إن لم نجد ملفاته |
Kendi ortaya çıkmaya karar verdi ve seni şantajdan suçladı, sen de onu öldürdün. | Open Subtitles | ربّما قرّرت الإعتراف، وتتهمكِ بالإبتزاز وقمتِ أنتِ بقتلها. |
Peşinden gidebileceğimiz bir sürü başka suçlu vardı ama onun yerine beni bu aşağılık şantajının içine çektin. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الفاسدون . كان بإمكاننا النيل منهم و بدلاً من ذلك، أحضرتني إلى هنا بالإبتزاز |
Haraç kısmını söylemeyi unutmadın mı? | Open Subtitles | ألا تنسى الجزء المتعلّق بالإبتزاز |
Bazıları buna şantaj der. | Open Subtitles | . بعض النّاس يسمون ذلك بالإبتزاز |
Fordham Angela'ya şantaj yaptı. | Open Subtitles | فوردهام قام بالإبتزاز وأوبنشو هرب |
Lori, Jessi'ye şantaj yaptı ben de Lori'ye şantaj yaptım. | Open Subtitles | (لوري) أخذتها من (جيسي) بالإبتزاز -و أنا أخذتهم بالإبتزاز من (لوري ) |
Bir de sen ve dedektifin bana şantaj yaptığınızı. | Open Subtitles | وأنتِ تقومين بالإبتزاز |
Haneye tecavüz, şantaj ve saldırı. | Open Subtitles | لدينا تهم بالإبتزاز والإعتداء |
- Adam sana şantaj yapıyor. | Open Subtitles | أنتِ مُهدّدة بالإبتزاز. |
şantaj, banka dolandırıcılığı... | Open Subtitles | بالإبتزاز والإحتيال |
Denedim. Bana şantajla cevap verdi. | Open Subtitles | حاولت ذلك ولكن قاومني بالإبتزاز |
Bir bakıma, şantajla ilgili olmalı. | Open Subtitles | إنها نوعاً ما تتعلق بالإبتزاز |
Üç yıl önce şantajdan hüküm giymiş. | Open Subtitles | -لقد أدين بالإبتزاز قبل ثلاث سنوات . |
Peşinden gidebileceğimiz bir sürü başka suçlu vardı ama onun yerine beni bu aşağılık şantajının içine çektin. | Open Subtitles | هنالك الكثير من الفاسدون . كان بإمكاننا النيل منهم و بدلاً من ذلك، أحضرتني إلى هنا بالإبتزاز |
Suç mu yani?" Haraç kesme, fesat ve cinayetle karşılaştırınca, hayır. | Open Subtitles | ليس مقارنةً بالإبتزاز والقتل والخطف |