Aslında, başka bir soruya cevap vermek istemiyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة، لا أخالني أرغب بالإجابة على المزيد من الأسئلة |
Size cevap vermek için harcadığım dakikaları mı soruyorsunuz? | Open Subtitles | بحساب الدقائق التي أضيعها بالإجابة على أسئلتك؟ |
Sorularımıza kocanızın yanında cevap vermek istemiyor gibiydiniz. | Open Subtitles | بدا أنك لم ترغبي بالإجابة على اسئلتنا أمام زوجك |
Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kesin kanıtlara ulaşmanın hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | لا توجد طريقة لإيجاد حقيقة مطلقة، حجة ثابتة قد تفيد بالإجابة على أسئلة البشرية |
Mutlak gerçeğe ve insanoğlunun cevap aradığı sorulara ışık tutacak kati kanıtlara ulaşmanın hiçbir yolu yoktu. | Open Subtitles | لا توجد طريقة لإيجاد حقيقة مطلقة، حجة ثابتة قد تفيد بالإجابة على أسئلة البشرية |
- cevap vermek istediğimden emin değilim. | Open Subtitles | -لا أعلم ، إذا كنت أرغب بالإجابة على هذا السؤال |
Onların sorularına cevap vermek zorundaydın. | Open Subtitles | كنت ملزمة بالإجابة على أسئلتهم |
- Kocalar olarak artık içten içe doğru cevabı bildiğiniz halde dürüstçe cevapladığımızda bize kızdığınız saçma sapan sorulara cevap vermek zorunda değiliz. | Open Subtitles | - كأزواج لن نقوم بعد الآن بالإجابة على اسئلتكم المجنونة والمنحرفة تلك التي تغضبون فيها علينا لإجابتنا الصريحة |
Buna cevap vermek istiyorum. | Open Subtitles | ارغب بالإجابة على ذلك |
(Gülüşmeler) Başkanlığa hazırlanırken fark ettim ki Stockon'ın çeşitliliği, değişim başlatırken ilk adım yine aynı soruya cevap vermek; Bizim komşumuz kim? | TED | (ضحك) بينما كنت أستعد للحكم، أدركت أن ذلك ما منح ستوكتون تنوّعها، الخطوة الأولى لإحداث التغيير هي بالإجابة على نفس السؤال: من هو جارنا؟ |