Kafanda mükemmel fikirler inşa ediyorsun ve her zaman hayal kırıklığına uğruyorsun. | Open Subtitles | أنت تبنين فكرة مثالية عن الأشياء في ذهنك ودوما تصابين بالإحباط لماذا؟ |
Ama güven bana, tekrar hayal kırıklığına uğramana izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | ولكن ثق بي، نحن لن تسمح لك تشعر بالإحباط ثانية |
depresyona girdiğimde benden kötü durumda olan birini görünce daha iyi oluyorum. | Open Subtitles | ،عندما أشعر بالإحباط ،أحبّ أن أرى الفتاة التي لا أحبها تشعُر بالسوء حتى أشعر بتحسُّن |
Bilirsiniz, tüm bu sıkılma, kızma, tamamen hüsrana uğrama, saydığınız pirinç miktarını bitirememe silsilesinden geçersiniz. | TED | كما تعلمون، ستمرّ بمجموعة من الأحاسيس القلق والغضب، الشعور بالإحباط الكلّي، عدم إنهاء عدّ حبّات الأرز. |
Hayal kırıklığını anlıyorum. Sadece kendimi fazla hırpalamamaya çalışıyordum. | Open Subtitles | أنا أفهم شعورك بالإحباط ، كنت أحاول ألا أقسو على نفسي |
Açıkçası Pema, o kız sabrımı taşırmaya başladı. | Open Subtitles | بصراحة يا (بيما) أشعر بالإحباط مع هذه الفتاة |
Efendim, huzursuzsunuz, anlıyorum ancak sorgu zaman alır. | Open Subtitles | سيدي، أقدر شعورك بالإحباط لكن التحقيق الفعال يستغرق وقتا |
Hemen hayal kırıklığına uğrarsınız, çünkü bilseniz de bilmeseniz de tiyatroya, bir izleyici kitlesinin bir parçası olmak için gelmiştiniz. | TED | ستصابون بالإحباط على الفور، لأنه سواء علمتم ذلك أم لا، لقد أتيتم إلى ذلك المسرح لتصبحوا جزءًا من الجمهور. |
Eve geldiğimde çevre otoyolununun tam sonundan geçerken trafiğe sıkıştığımdan dolayı hayal kırıklığına uğramıştım, | TED | عندما عدت إلى الوطن، أُصبت بالإحباط فورا، عالق في زحمة المرور بينما أعبر الجهة العليا من محيط طريقنا السريع. |
Demokratik süreç, çoğunuz gibi beni de sık sık hayal kırıklığına uğratıyor. | TED | أشعرُ غالبًا كالكثير منكم بالإحباط فيما يتعلقُ بالعملية الديمقراطية. |
Ve sadece seninle tanıştım. -Hayal kırıklığına uğradım sanma. | Open Subtitles | و لم أقابل سواك لست أشعر بالإحباط بالتأكيد |
Bak Charlie, hayal kırıklığına uğramamalısın. | Open Subtitles | الآن يا شارلي لا يجب أن تشعر بالإحباط هكذا |
depresyona girdiğimi söyle, kafamı tuvalete gömdüğümü söyle. | Open Subtitles | قل أنني أصبت بالإحباط و انتحرت قل أن رأسي قد علق في المرحاض |
Yeni kovuldu. depresyona girmiş olmalı. | Open Subtitles | لقد أُقِيل منذ وقت قصير, و لابد أنه أصيب بالإحباط |
Eğer çok uzun süre bırakırsanız depresyona girer. | Open Subtitles | إن تركتماه بالخارجِ لفترةٍ طويلة فسيصابُ بالإحباط |
Önemi yok. Ben de hüsrana uğradım o yüzden nasıl hissettiğinizi tasavvur edebiliyorum. | Open Subtitles | لا، أنا أيضا أشعر بالإحباط لذا يمكنني تصور كيف تشعرين |
Lanet olsun! Taraftar hüsrana uğradı. Halifax golü bulamıyor. | Open Subtitles | المشجعون أصيبوا بالإحباط الشديد ، فريقهم لا يمكنه التسجيل |
Kesinlikle olmaz. Hayal kırıklığını anlıyorum. | Open Subtitles | أيها المُحقق أتفهم شعورك بالإحباط |
Hayal kırıklığını anlıyorum. | Open Subtitles | إنّني أتفهم سبب شعورك بالإحباط. |
Açıkçası Pema, o kız sabrımı taşırmaya başladı. | Open Subtitles | بصراحة يا (بيما) أشعر بالإحباط مع هذه الفتاة |
Efendim, huzursuzsunuz, anlıyorum ancak sorgu zaman alır. | Open Subtitles | سيدي، أقدر شعورك بالإحباط لكن التحقيق الفعال يستغرق وقتا |