ويكيبيديا

    "بالإيدز" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • AİDS
        
    • HIV
        
    • AIDS
        
    Bu demek oluyor ki çok AIDS olan bir yerde cinsel ilişki pahalıya maloluyor. TED و هذا يعني أن أي مكان موبوء بالإيدز يوجد فيه استهلاك كبير للجنس
    Basitçe, AIDS sahibi olmamam ve ölecek olmamam buna sebep olacaktı, fakat onların başında işte bunların olmasını kaldıramazdım. TED إنه موقف حيث لم أكن مصابة بالإيدز و لم أكن أحتضر، لكني استطعت تحمل حقيقة أنهم كانوا كذلك.
    Zimbabve'ye vardığım 1985 yılında ülkenin ilk AIDS vakası duyuruldu. TED أعلنت زيمبابواي عن أول حالة للإصابة بالإيدز في 1985، السنة التي قدمت فيها.
    San Fransisco'da HIV üzerine çalışırken, bir çok eşcinsel göçmenle tanıştım. TED كأخصائية إجتماعية للمصابين بالإيدز في سان فرانسيسكو، قابلت العديد من المهاجرين المثليين.
    Dünya çapında, yeni HIV enfeksiyonlarının çoğu heteroseksüel çiftler arasında. Burada, Amerika'da ise, kadınlarda özellikle beyaz olmayan kadınlarda risk artmış durumda. TED عالمياً، مُعظم حالات الإصابة بالإيدز تحدث بين الازواج المتغايرين جنسياً، وهنا في أمريكا، تُعتبر النساء، وخاصةً ذوات البشرة الملونة، أكثر عُرضةً للخطر.
    Ötekileştirilmiş topluluklarda hastalığın orantısız artma ve dolayısıyla AIDS'e yakalanma riskinin olduğunun farkındaydım. TED كنت مدركة بأن الطبقات المهمشة اجتماعيا من السكان هي الأكثر تعرضا لخطر الإصابة بالإيدز والموت.
    Ve biz 16-24 yaş arası genç kadınların %50 oranında HIV/AIDS olduğu bir bölgede çalışıyoruz. TED ونحن كنا نعمل في منطقة حيث أن البنات اللاتي تتراوح أعمارهن بين 16 و 24 سنة تبلغ لديهم نسبة الأصابة بالإيدز 50٪.
    Birkaç yıl önce AIDS hastalığı yüzünden eşini kaybetti... ...ve onda HIV enfeksiyonu var. TED كان قد خسر زوجته التي ماتت بالإيدز منذ عامين, وهو أيضا مصاب بالإيدز.
    "Sonraki kararlarla AIDS'in bir engel olduğu vurgulanmıştır sebep olduğu fiziksel kısıtlamalar nedeniyle ve onu çepeçevre saran, onun sosyal bir ölüm olma mecburiyeti, önyargısı... ilerleyerek onun gerçekten fiziksel bir engel olduğu". Open Subtitles القرارات اللاحقة صدّت بسبب عائق الإيدز لأن الطبيعة تفرض القيود والإجحاف الذي يحيط بالإيدز يؤدي إلى الموت الجماعي
    Fakat kendimi AIDS'li herhangi birinden farklı düşünmüyorum. Open Subtitles لكنني لا أعتبر نفسي مختلفة عن أي مصاب بالإيدز
    AIDS'li müşterileri vardı ve onlara melek gibi davranıyordu. Open Subtitles كان عندها زبائن مصابون بالإيدز وكانت تعاملهم كالملاك
    AIDS konusunda yapacakları, her konuda yaptıkları şey olacak. Open Subtitles لذا ما يفعلونه بالإيدز هو نفس ما يفعلونه بأي شيء آخر
    Evet ama AIDS kogusuna gitmeyi reddediyor. Open Subtitles نعم، لكِنَهُ يَرفُض الذَهاب إلى جَناح المَشفى للمُصابين بالإيدز
    Çok dikkatli olmalı, yoksa onunla oynaşmak istediğinde AIDS'e yakalanabilir. Open Subtitles يجدر به الحذر وإلا أُصيب بالإيدز فور إغتصابها
    ARV'ler HIV olmayan bireylerde de önlem amacıyla kullanılır. TED تعمل هذه العقاقير أيضًا بشكلٍ وقائيٍّ عند غير المصابين بالإيدز.
    Delhi'de bir yetimhanede tanıştığım bu kız ve arkadaşı bir şırınga yüzünden HIV pozitifti. TED هذه الفتاة الصغيرة وصديقها الذين إلتقيتهم في دار أيتام في دلهي، مصابين بالإيدز عبر الحقنة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد