Ben de galiba bir başka hayatı var diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | وبدأت بالاعتقاد ان ربما يكون له حياة ثانية في مكان آخر |
Evet, ayrıca, ...tüm bu olanların gerçek olduğunu da düşünmeye başlamıştı. | Open Subtitles | نعم، حسنا، لقد بدأ أيضا بالاعتقاد بأن كل هذا كان حقيقيا. |
Ve daha siz farkına varmadan ilişkinizin çok iyi gitmediğini düşünmeye başlarsınız. | TED | ودونما إدراك، تبدؤون بالاعتقاد بأن علاقتكم ليست على ما يرام. |
Aklının eskisi kadar iyi çalışmadığını düşünmeye başladım. | Open Subtitles | وبدأت بالاعتقاد أنه لم يعد بكامل قواه العقلية |
HYDRA, insanlığın özgürlüklerinin kendi ellerine bırakılmayacağı inancıyla doğdu. | Open Subtitles | تم إنشاء هايدرا بالاعتقاد الذي يقول أنه لا يمكن الوثوق بإعطاء البشرية حريتها المطلقة |
Bunun sendika ile ilgili olduğunu düşünmeye devam etmemizi istedi. | Open Subtitles | ارادنا ان نستمر بالاعتقاد انه شيء اتحادي |
Neyse işte, adam öldü. Acaba bende mi bir şey var diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد مات الآن لقد بدأت بالاعتقاد أن المشكل في |
Rüya olduğunu düşünmeye başlamıştım. Sen, Amy ve Leadworth. | Open Subtitles | بدأت بالاعتقاد أن آيمي و أنت كنتما مجرد حلم |
Her şeye beraber başladık. Sonra sen beni geçtin. Ben de düşünmeye başladım. | Open Subtitles | لقد بدأنا سوية وقمتي بتجاهلي ، وبدأت بالاعتقاد أن ذلك |
Kendisi gibi değildi. Ben de düşünmeye başladım. | Open Subtitles | أعني , لم تكن على طبيعتها , وبدأت بالاعتقاد |
Bir süre sonra, sahip olduğunuz her şeyi hakettiğinizi düşünmeye başladığınıza inanıyorum. | Open Subtitles | ... وبعد مدة ، تبدئين في بالاعتقاد بأنه يحق لكِ كل الأشياء التي حصلتِ عليها |
Lester'den hoşlanmadığını düşünmeye başlıyordum. | Open Subtitles | انا بدأت بالاعتقاد انك لست مثل لانيستر |
"Sen böyleyken, senin, evlenme planları yaptığım adam olmadığını düşünmeye başlıyorum. | Open Subtitles | "عندما تكون هكذا، أبدأ بالاعتقاد بأنك لست الرجل الذي أخطط للزواج منه". |
Biliyor musun, Ivy'nin haklı olabileceğini düşünmeye başladım. | Open Subtitles | أتعرف , بدأت بالاعتقاد بأن "ايفي" ربما تكون علي صواب |
Konu tartışmaya açık değil. Hiç ortaya çıkmayacağını düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | - أنا كنت بدأت بالاعتقاد أنك أبدا لن تظهر . |
Sürekli birisinin kulağına yakın olmadaki sorun ne bilir misin kafalarının içini görebildiğini düşünmeye başlarsın ama göremezsin işte Dan. | Open Subtitles | أتَعْرفُ ماذا، دان؟ المشكلة مَع كونكَ قَريب جداً إلى أذنِ شخص ما دائماً بأنّك تَبْدأُ بالاعتقاد بأنك يُمْكِنُ أَنْ تَرى ما داخل رؤوسهم، |
Benden kaçtığını düşünmeye başlamıştım. | Open Subtitles | لقد بدأت بالاعتقاد أنك تتجنبني. |
Sahte olduğunu düşünmeye başladım. | Open Subtitles | - - لا. سأبدأ بالاعتقاد إنها قطعة خردة. |
Ve kendimizi sahip olduğumuz silahların 21. yüzyıl Amerikan ordusunun silahlarının gücüne sahip olabileceği inancıyla kandırıyoruz. | Open Subtitles | وبعد ذلك نحن نخدع أنفسنا بالاعتقاد هذا السلاح الذي نحن نملك استطاع في أي وقت تتطابق مع القوة القرن ال21 الجيش الأميركي. |