Onun intihar düşüncesinin nasıl adam öldürmeye sebep olduğunu anlamaya çalışıyorum. | TED | أنا أحاول أن أفهم كيف أن تفكيره بالانتحار قاده إلى الجريمة. |
Robert Ritter von Greim 24 Mayıs 1945'te intihar etti. | Open Subtitles | روبرت ريتير فون جريم قام بالانتحار في 24 مايو 1945 |
İntihar etmekle tehdit etmediğim sürece kimse benim için bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | بالنسبة لي لا احد يفعل لي أي أمر إلا إذا هددت بالانتحار |
İnsanlar bilgisayar, telefon ekranlarında bir şeyler görüp intihar ediyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الذين يرون شيئاً ما على جهاز الكتروني يقومون بالانتحار |
Elbette intiharı düşünmüyorsun. Daha birinci aşamadasın. | Open Subtitles | بالطبع لا تفكر بالانتحار أنت في المرحلة الأولى |
Ertesi gün intihar ettiğini öğrendiğimde şöyle düşündüm: Bu olayın bağırsaklarla bir ilgisi olabilir mi? | TED | وعندما سمعتُ بالانتحار في اليوم التالي، فكرت،هل يمكنُ للأمعاء أن تكون سببًا في ذلك؟ |
Sadece birkaç hafta önce Huntsville, Alabama'da 15 yaşında biri gey olduğu için zorbalığa uğradıktan sonra intihar ederek öldü. | TED | منذ بضعة أسابيع، في مدينة هانتسفيل بولاية ألاباما، قام صبي يبلغ الخامسة عشرة بالانتحار بسبب تعرضه للتنـمُّر لكونه مثلي الجنس. |
Bu iş görüşmesi esnasında göz yaşlarına boğuldu, diz çöktü ve intihar tehdidinde bulundu. | Open Subtitles | انفجر في البكاء ، سقط على ركبتيه و هدد بالانتحار |
Buradaki yasaklı ikametgahlarda yaşayıp intihar ediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يعيشون في المساكن المحظورة يقومون بالانتحار |
Böylece intihar etmeyecek ve sen ölümcül bir günahı engellemiş olacaksın. | Open Subtitles | لو نجح الامر فلن يقوم بالانتحار اي انك تمنع ارتكاب خطيئة مميتة. مفهوم |
Özür dilerim, her gün intihar edenler için dua ederim. | Open Subtitles | عفوا, أدعو الله دائما بإن أقوم بالانتحار. |
Ona tekrar kokain kullanmasının... intihar olacağını söyledim. | Open Subtitles | اخبرتُه لو ان تعاطى الكوكايين بعد الان.. فلابد انه يقوم بالانتحار. |
Ayrıca intihar etmeyi düşündüğünü de söyledi. | Open Subtitles | كما أنهُ أخبَرني أيضاً أنهُ يُفكِّرُ بالانتحار |
30 Nisan 1945'te, Führer intihar etti ve bunu yaparak, ona güvenen herkesi terk etti. | Open Subtitles | ،في ال30 من إبريل 1945 قام الفوهرر بالانتحار وبهذا تخلى عن جميع من كان مخلصا له |
Robert Ritter von Greim 24 Mayıs 1945'te Avusturya, Salzburg' da intihar etti. | Open Subtitles | روبرت ريتير فون جريم قام بالانتحار في 24 مايو 1945 |
İntihar mı edeceksin yoksa? Gidip et öyleyse. | Open Subtitles | هذا سيء جدا، إن ترغب بالانتحار إذن قم بذلك |
2 ay önce Holy Trinity'de intihar eden bir bayan öğrenci var. | Open Subtitles | قبل شهران, طالبة قامت بالانتحار في مدرسة للدين |
Sadece bir dikkat çekme hareketi olabilir, gerçek bir intihar teşebbüsü yerine. | Open Subtitles | ربما كانت حركةً انتحارية لا علاقة لها بالانتحار الحقيقي |
Senin hakkında endişelenmek onun için ne kadar zor olsa da eğer intiharı başarabilseydin, onun kendisini affetmeyeceğinden de o kadar da eminim. | Open Subtitles | لكن ومع مدى صعوبة الأمر عليها أن تقلق عليك إنني متأكد تماماً أنّك لو نجحت بالانتحار لم تكن لتسامح نفسها أبداً |
İntihara meyilli olan veya intiharı düşünen birçok kişi başka bir insanı incitmek istemez. | TED | أغلب المنتحرين ، أو من يفكرون بالانتحار ، لا ينوون إيذاء شخص آخر . |
Ancak öğrendiğim bir şey var: sevgi, intihara meyilli birini, kendini yaralamasını engellemek için yeterli olsaydı, intiharlar çok nadir olurdu. | TED | ولكن هناك شيء قد تعلمته: إذا كان الحب كافيًا لإيقاف شخص ما يفكر بالانتحار من إيذاء نفسه، الانتحار بالكاد سوف يحدث. |
İntiharla sonuçlanması gerekmezdi. | Open Subtitles | لم يكن ينبغى ان تنتهى بالانتحار. |
Bu yüzden Oda'ya seppuku yapmasını emretti. | Open Subtitles | لذا أمر "أودا" بالانتحار الشرفي. |