Benim için her şey demek, en başta eğitim demektir. | Open Subtitles | اريد كل شيء له وكل شيء بالنسبة لي يبدأ بالتعليم |
Bu eğitim, politika ve dine ilişkin sorunlarda göçmenler hakkındaki çoğu tahminimiz yanlış. | TED | لذا بخصوص هذه القضايا التي تتعلق بالتعليم والسياسة والدين، الكثير من الأشياء التي نفترضها حول المهاجرين غير صحيحة. |
Ve bu bizi 1.5'tan eğitim için ulaştığımız 1.3'e düşürüyor. | TED | وذلك يجعلنا ننزل من 1.5, حيث وصلنا بالتعليم, وصولاً إلى 1.3 |
aslında bana sorarsanız, eğitime karşı herkesin az çok bir ilgisi olduğunu düşünüyorum. | TED | في الواقع، ما وجدته هو أن الجميع لديهم اهتمام بالتعليم. |
O yüzden bir anda eğitime merak saldın. | Open Subtitles | لهذا لديك هذا الاهتمام المفاجئ بالتعليم. |
Ama bu insanları yanımıza çekmeliyiz çünkü bu eğitimle ilgili. | TED | لكن يجب إشراك هؤلاء الناس لأن الأمر متعلق بالتعليم |
Kesinlikle hayır. Onlar sağlıkla ilgiliydiler, eğitimle ilgileniyorlardı. | TED | كانوا يهتمون بالصحة، كانوا يهتمون بالتعليم. |
öğretmenlik yapmaya başladığından beri çocuklar yemek paramı alıyor. | Open Subtitles | منذ أن بدأتي بالتعليم ، الأطفال بدأوا يأخذون مال غدائي |
Patrick asla yüksek eğitim hayalinden vazgeçmedi. | TED | لم يتخلى باتريك عن شغفه بالتعليم العالي. |
eğitim dünyasi olarak biz kendimize fast food modelini layık görüyoruz. ve bu yaklaşım ruhumuzu ve enerjimizi tüketiyor aynı hamburgerlerin sağlığımızı tükettiği gibi. | TED | ولقد بعنا أنفسنا إلى نموذج الوجبات السريعة بالتعليم. وهو يفقر روحنا وطاقاتنا كما تقوم الوجبات السريعة بإبادة أجسادنا. |
Tıp mesleği, tıp eğitimi, bu amaçla lisans eğitimi, dergiler ve televizyon yoluyla genel eğitim, hepsi oturma odasında gergedanlar yürütmeye yarıyor. | Open Subtitles | في مهنة الطب، في التعليم الطبّي، ما يتعلّق بالتعليم الجامعي، |
Eğitimde cimrilik olmaz, bu zamanda en değerli şey iyi bir eğitim. | Open Subtitles | على الأقل، لا بخل عندما يتعلق الأمر بالتعليم. |
eğitim söz konusu olduğunda savsaklama kabul edilemez. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر بالتعليم فلا يوجد عذر لأنصاف الحلول |
Ama ailem kadınlara eşit haklar verilmesini veya eğitim görmelerini desteklemiyor ki. | Open Subtitles | لكن عائلتي لا تؤمن بالتعليم وحقوق المساواة للنساء |
Babam fakir bir aileden gelmişti, eğitime inanıyordu. | Open Subtitles | ,انحدر والدي من عائلة فقيرة كان يؤمن بالتعليم |
Çünkü, bu değerlerde eğitime yatırım yapılmazsa; WG: -hikâyelere ve PV: istatistiklere WG: insanlara PV: ve sayılara WG: bireylerarası PV: ve sistemli olarak- WG: Her zaman bir parça eksik olacak. | TED | لأنه بدون الاستثمار بالتعليم الذي يُقدّر وينونا: القصص بريا: والاحصائيات وينونا: البشر بريا: والأرقام وينونا: العلاقات الشخصية بريا: والمتبطة بالنظام وينونا: سيبقى هناك دائما ما هو مفقود. |
- Birinci sınıf bir eğitime dandik bir avantajla başlamak adına yasadışı havai fişekleri kenara ittiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدّق أنّكِ ستتخلّين عن الألعاب الناريّة غير القانونيّة لأجل بداية خسيسة بالتعليم العالي. أعلم. لقد سببتُ خيبة أملٍ كبيرة. |
Kadınların oylarını tutmak istiyorsan eğitimle başlamalısın. | Open Subtitles | إذا كنت تريد الحصول على تصويت النساء يجب أن تبدأ بالتعليم |
Kadınların oylarını tutmak istiyorsan eğitimle başlamalısın. | Open Subtitles | إذا كنت تريد الحصول على تصويت النساء يجب أن تبدأ بالتعليم |
Doğru bir eğitimle yolunu bulabilir. | Open Subtitles | حسناً، بالتعليم الصحيح، يُمكنهُ أن يجدَ طريقَه |
Sadece tıbbi, tıbbi bir durum var ve geçen dönem öğretmenlik yapmakta biraz zorlandığımı kabul ediyorum ama bu kadar belli olduğunun hiç farkında değildim. | Open Subtitles | انه عذر طبي مشكلة طبي و وانا اعترف انني عانيت من الاوقات الصعبة بالتعليم في الفصل الماضي |
Son duyduğuma göre Perdue'de öğretmenlik yapıyormuş. | Open Subtitles | آخر ما سمعته هو أنه يشتغل بالتعليم |