Adam onun Dillon için çalıştığını biliyor ve çok sağlam iş yaptığıyla övünmeye başlıyor bu adamın oyunundan 100 bin dolar indirdiğinden bahsediyor. | Open Subtitles | رجل يعرف انه يعمل لصالح ديلون ويبدأ بالتفاخر كيف انه لص مهم وسرق الألعاب مقابل مئة ألف |
Yine övünmeye başladın. | Open Subtitles | هل ستبدأين بالتفاخر مرة أخري ؟ |
Bir kere onu O'Hara'da poker oynarken gördüm, selam vermek için gittiğimde önünde altın gibi parlayan en az 5 bin çip gördüm ve Archie geceye 600 dolar ile başladığını söyleyerek övünmeye başladı. | Open Subtitles | أنّي أراه في غرفة صالة (أوهار) للبوكر في يوم ما وأذهب لألقي عليه التحية أنني أرى كمية من النقود الرائعة أمامه، أكثر من 5 آلاف، و(آرشي) يبدأ بالتفاخر عندما يبدأ الليلة فقط 60 دولاراً. |
Çocuklarım şunu yapıyor, bunu yapıyor diye övünüp duruyordu. | Open Subtitles | إستمرت بالتفاخر حول كيف يفعلون أولادها هذا, وكيف أولادها يفعلون ذلك. |
Her şey Randy Yengeç Barakasında övünene kadar harikaydı. | Open Subtitles | كانت الاشياء عظيمة حتى بدأ راندي بالتفاخر... ...للجميع في حانة السرطان. |
Ben de övünmeye bayılırım. | Open Subtitles | وأنا أستمتع بالتفاخر. |
Şovu hakkında övünmeye başladı. | Open Subtitles | عندما بدأ (جـاي) بالتفاخر بشأن البرنامج |
Dinle, Tracy sürekli şu aptal video oyunundan kazandığı parayla ilgili övünüp duruyor. | Open Subtitles | اسمعي، يستمر (تريسي) بالتفاخر بكل ماله الذي يجنيه من لعبته السخيفة |
- Bununla övünene kadar tabii ki. | Open Subtitles | - حتى بدأت بالتفاخر. |