Kendimi senin tarafından tehdit ediliyormuş gibi hissettim. | Open Subtitles | أظن بأنني كنت أشعر بالتهديد من قبلك صدق أو لا تصدق |
Antropolojik olarak, heteroseksüellerde eşcinseller tarafından tehdit edilme konusunda bir his doğurmaz. | Open Subtitles | حسب علم الإنسان، لا معنى من أن يشعر الأشخاص العاديون بالتهديد من الشواذ |
Neden bazı insanlar hala kendilerini Birleşik Devletlerde bir yer bulmaya çalışan göçmenler, LGBTQ ve azınlık gruplar tarafından tehdit edilmiş hissediyor? | TED | لماذا ما زال بعض الناس يشعرون بالتهديد من المهاجرين والمثليين والأقليات التي تحاول البحث عن مساحة لها في الولايات المتحدة، تلك المساحة التي يجب أن تكون لنا جميعاً؟ |
Annemin dediğine göre tehdit edilmiş hissediyormuşsun çünkü o senden daha güçlüymüş. | Open Subtitles | امي تقول بانك تشعر بالتهديد من قبلها لأنها أقوى منك |
- Meta insanları bu kadar büyük bir tehdit olarak görüyorlarsa biriyle yetineceklerine inanmak zor. | Open Subtitles | لو أنهم يشعرون بالتهديد من البشر المتطورين، |
Kendine bir tehdit olarak görüyordun. | Open Subtitles | شعرت بالتهديد من قبله. |
Kendini Brad tarafından tehdit edilmiş hissetmenin sebebi, onun senden kat kat iyi bir adam olması yüzünden. | Open Subtitles | (السبب في أنك تشعر بالتهديد من (براد لأنه رجل أفضل منك بكثير |
Bizim ilişkimiz tarafından tehdit edildi. | Open Subtitles | شعرت بالتهديد من علاقتنا. |
Şimdi, lütfen Emma, onun tarafından tehdit edilmiş olma. | Open Subtitles | أرجوكِ يا (إيما)، لا تشعري بالتهديد من ناحيتها. |
Senden millerce uzaktaki masum GPS alıcılarının sinyallerini de bozuyor. (Kahkahalar) Şimdi, Carol ya da Limor, ya da GPS tarafından tehdit edilen kişilerden biriysen, Wawe Bubble'ı kullanmanın yanlış bir tarafı olmadığını hissedebilirsin, fakat aslında, sonuçlar felaket getirebilir. | TED | إنها تتسع في التشويش للوصول إلى أجهزة إستقبال بريئة على بعد أميال منك. ( ضحك ) الآن ، لو كنت أنت " كارول " أو " ليمور " أو أي شخص يشعر بالتهديد من قبل أجهزة التعقب ، لربما تشعر بأنه ليس من الخطأ أن تقوم بتشغيل هذه " الموجه الوهمية " لكن في الواقع ، النتائج قد تكون كارثيه . |
Biz eski adamlarken -- (Kahkahalar) milyonlarca yıl önce, bir kendimizi yırtıcı tarafından tehdit altında hissettik, tamam mı? -- (Kahkahalar) Biz de -- Teşekkürler. Kendim çizdim. (Kahkahalar) Çok teşekkür ederim. Teşekkürler. Teşekkürler. Sağolun. Neyse, biz de kendimizi adrenalinle ve kortizolla doldurduk, sonra öldürdük ya da öldük, yedik ya da yenildik ve sonra yakıtımız bitince normale döndük. | TED | عندما كنا الانسان القديم-- (ضحك) منذ ملايين السنين، وشعرنا فجأة بالتهديد من قبل حيوان مفترس، حسنا؟ -- (ضحك) نحن سنفعل...شكراً . أنا رسمت هذا بنفسي . (ضحك) شكراً لكم جزيلاً، شكراً، شكراً. (تصفيق) شكراً، على أي حال إننا نمتلئ بالأدرينالين الخاص بنا والكورتيزول الخاص بنا، ومن ثم نقتل أو نتعرض للقتل نأكل أو نتعرض للأكل وفجأة نعيد الوقود ومن ثم نعود للوضع الطبيعي، حسناً. |
niçin tehdit edilmiş hissediyorsun O bir dövüşcü mü? | Open Subtitles | لمَ تشعر بالتهديد من هذا المقاتل؟ |
Dr. Nachmann dün evinizin etrafında İHA uçarken tehdit edilmiş gibi hissettiniz mi? | Open Subtitles | أيها الطبيب "ناكمان"، هل شعرت بالتهديد من الطائرة بتحلقيها فوق منزلك بالأمس؟ |
- Seni bir tehdit olarak görüyor. | Open Subtitles | إنها تشعر بالتهديد من قبلكِ. |
Sovyetler belki de Dr. Manhattan'ı bir tehdit olarak gördüğü için bu atom bombası denemelerini yapıyordur. | Open Subtitles | ربما السبب وراء إجراء السوفييت... اختبارات القنابل هذه... هو شعورهم بالتهديد من قبل دكتور (مانهاتن) بالطبع... |