Havuçlu yoktu, yalnızca muzlu, cevizli varmış. | Open Subtitles | لم يكن لديهم بالجزر, كان لديهم بالموز والجوز فقط |
Oh ben Havuçlu kek söyleyeceğim. Yanibirazsakar, | Open Subtitles | أتساءل ماهو سبب ذلك سأتناول حلوى بالجزر |
Havuçlu ve sebzeli katkısız bir Fransız yemeği. | Open Subtitles | أنه طبق فرنسي خالص بالجزر والخضروات. |
havuç eşliğindeki balığı dört gözle bekliyordum. | Open Subtitles | أنا نفسي كنتُ اتطلع لذلك السمك بالجزر لآكله |
Yani, seninleyken havuç tarlasındaki tavşan kadar mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيد معك مثل أرنب بحفرة مليئة بالجزر |
Adaların çevresinde bunlardan bolca var. Suyun yer değişim verilerini iletiyorlar. | Open Subtitles | إنّهم يحيطون بالجزر ويبثّون بيانات إزاحة المياه. |
Kafamı kaldırdım ve karşımda kafasında havuçlar olan bir çocuk beliriverdi. | Open Subtitles | لذا نظرت وإذ بالطفل مغطّى من رأسه إلى أصابع قدمه بالجزر |
Adaların ayrı bir güzelliği var, değil mi? | Open Subtitles | هناك خطبٌ ما بالجزر , أليس كذلك؟ |
Havuçlu tarçınlının bütün sırları. | Open Subtitles | كل أسرار كعكة القرفة بالجزر |
Havuçlu kek geldi. | Open Subtitles | ها هو الكعك بالجزر. |
Havuçlu kek geldi. | Open Subtitles | .ها هو الكعك بالجزر |
Bu...Havuçlu değil, böğürtlenli gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا... هذه ليست بالجزر هذه.. |
Ah, Havuçlu kekim! | Open Subtitles | أوه، كعكتي بالجزر ! |
Havuçlu. | Open Subtitles | كعك بالجزر |
O hâlde buraya gelip düğün pastanı seçmen gerek ya da ben de senin yerine seçebilirim ama seçtiğim havuç olur. | Open Subtitles | إذاً يجب أن تأتي هنا وتنتقي كعكة الزفاف أو سأنتقي واحدة لك ، وستكون بالجزر |
Yukarıdaki çantası havuç dolu Çinli kadına geri geleceğim dedim ama hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | اخبرت تلك السيدة الصينية في الأعلى ذات الحقيبة المملوءة بالجزر انني سأعود و لكني لا اظن ذلك |
- Peki. Havuçlarını alacağım. - Mesele havuç değil, George. | Open Subtitles | حسناً ، سأتناول الجزء الخاص بك - الأمر ليس متعلقاً بالجزر يا (جورج)؟ |
Nefesin doğranmış havuç ve düzenbazlık kokuyor! | Open Subtitles | إن أنفاسكَ تعبق بالجزر و الخداع! |
- Hayır, Adaların ayrı bir güzelliği var. | Open Subtitles | -كلا, هناك خطبٌ ما بالجزر |
Mike da havuçlar olsun. | Open Subtitles | أيمي، خضار. نحن سَنَدْعو مايك بالجزر |
O havuçlar için sahiden deliye dönmüşler. | Open Subtitles | وكانوا حقاً يحلمون بالجزر |