Aynı gece ikimizin de ödül kazanması harika bir şey. | Open Subtitles | من الرائع أن نكون قد فزنا بالجوائز في الليلة ذاتها |
Bir animasyon yaratmak için gerekenleri düşünün, ödül kazanan bir animasyon. | TED | فكر كم من وقت يستغرق تحضير فيلم رسوم متحركة، فيلم رسوم متحركة يفوز بالجوائز. |
Neler çektim bir bilsen. Değeri büyük ödül. | Open Subtitles | لن تصدق الصور التى التقطتها أهلا بالجوائز الكبرى |
"Parlak, dürüst bir dinçlikle çalışanlar ödüllerle, kupalarla ve şekerlemeyle ödüllendirilecek!" | Open Subtitles | أن أولئك الذين يعملون بحماس صادق ولامع سوف يكافؤن بالجوائز والمكافآت |
ödüller kazanıyordum. Kendi dairemde yaşıyordum. | TED | كنت أفوز بالجوائز. كنت أعيش في شقتي التي أملكها. |
Benim de en son canlı yayına çıktığım zaman ödüllü talk şovumun sonuydu. | Open Subtitles | حسنا اخر مره قمت بها ببحث حي كان لانهاء برنامجي الفائز بالجوائز الاعلامية |
Tek umursadığı kabul törenleri, partiler, ödül kazanmalar. | Open Subtitles | كل يهتم به هو الإعتراف والذهاب إلى الحفلات والفوز بالجوائز |
Nash, Peck, McNally, elimizdeki dosyalardaki bütün telefon numaralarını ödül kazandınız diye arayın. | Open Subtitles | ناش , بيك , مكنالي , قوموا باتصالات اخطار بالجوائز استخدموا اي رقم لدينا في الملفات |
Seks içerikli filmler yapıp satıyorsunuz... seyrediyorsunuz, gösteriyorsunuz... üstelik onlarla ödül bile alıyorsunuz... ama bunun farkına varmaktan korkuyorsunuz. | Open Subtitles | انت تشاهدهم وتجعل الاخرين يشاهدوهم تقدمهم حتى بالجوائز لكنك خائف من معرفتهم |
Hep söylüyorum, olay asla ödül veya hazine olmadı. | Open Subtitles | قلت لك دائما انها ليست بالجوائز او الكنوز |
Şey yapmayı düşünüyorduk da, çocuklar için küçük bir oyun standı kurmayı Pinpon toplarını küçük kâselere atarak ödül kazanırlar. | Open Subtitles | كنا نفكر بالقيام بـ لعبه صغيره للأطفال حيث يرمون كور بينغ بال في أوائن ماء صغيره ليفوزوا بالجوائز |
Maalesef tüm ödül kazananlar belirlendi. | Open Subtitles | اسف كل الفائزين بالجوائز تم بالفعل اختيارهم |
Gerçek korsanlık ödül almak değil. | Open Subtitles | القرصنة الحقيقيه ليست بالجوائز |
Küvetlerce para, el arabası dolusu ödül yangın hortumlarıyla fışkırtılan saygı... | Open Subtitles | أحواض استحمام مليئة بالنقود، وعربات مليئة بالجوائز وخراطيم حريق من الاحترام ، كانت عائلة (سمبسون) تتمتع بكل شيء |
Sonunda... ödül kazanacak barbekü sosumu buldum! | Open Subtitles | واخيرا وجدت شوائي الفائز بالجوائز! |
Aktörlüğü için ödül kazanıyor olsa da ya da çok izlenen talk şovlarda aşırılık yapsa da hiçbir şey Richard'ın en tepeye çıkmasını engelleyemeyecek gibi görünüyor. | Open Subtitles | سواء أفاز "رتشارد" بالجوائز عن تمثيله... أم أثار جدلاً في البرامج الحوارية... المصنّفة أوّلاً |
Armand Gottlieb ödüllerle yatıp kalkıyor. | Open Subtitles | أرماند غوتليب يبقي الشركة فائزة بالجوائز |
Barakası eski ödüllerle doluydu. | Open Subtitles | النفاية التي أخرجته منها كانت مليئة بالجوائز |
Neredeyse hepsi erkek, kabul etmem gerekir ve coğrafi ödüllerle bu takıntıya kendini adayan çok fazla kişi var. | Open Subtitles | إنهم غالباً وتقريباً دائماً ذكور. أنا أتفق معك. والكثير من هؤلاء دافعهم الهوس بالجوائز الجغرافية |
ödüller kazanırken, onurlandırılıp egoları okşanırken hâlâ insanlar ölüyordu bense hâlâ bir birlik arıyordum. | TED | على الرّغم من أن الفوزَ بالجوائز والأوسمة والمنح يهدّئُ الكثير من الغرور، ما زالَ هناك أناسٌ يموتون وأنا كنتُ ألتمسُ المجتمع. |
Hiç umurumda bile değildi -- Bir radyo programım vardı, "Riverwalk" isminde bir radyo programım var, Ve hiç umurumda değildi. Ne ödüller, ne para, ne de başka bir şey umrumdaydı. | TED | فقد كنت لا أعبأ -- كنت أملك برنامجا إذاعيا برنامجا إذاعيا على راديو محلي " ريفير ولك " ولم أكن أعبأ بهذا .. لم أكن أعبأ بالجوائز ولا بالنقود ولا بأي شيء |
Neden eleştirmeyeyim? ödüllü bir yazar değilim. | Open Subtitles | أنا عميق ولكنى لست الكاتب الذى يفوز بالجوائز |