Bu adam sürekli ağladı. Onun adına ben utandım. | Open Subtitles | كان هذا الرجل يبكي طوال الوقت، أشعر بالحرج من أجله حقّاً |
Öyle ortalama bir herifsin ki seninle yan yana yürümeye utanıyorum. | Open Subtitles | اشعر بالحرج عندما نمشي معا في الشارع ﻷنك شخص عادي جدا |
Miguel de bu konuda şaşkındı ve aslında utanç da duyuyordu. | TED | وكان ميغيل متحيرًا أيضًا وكان يشعرُ بالحرج نتيجة ذلك. |
Bana ondan hiç bahsetmemiştin. Benden utanıyor musun yoksa? | Open Subtitles | أنك لم تذكرها من قبل هل تشعر بالحرج مني؟ |
Aslına bakarsan, ben de en başta biraz utanmıştım. | Open Subtitles | لأكون صريحاً فقد شعرت بالحرج فى البداية أيضاً |
Baksana, ceketimin altında bir sürü kazıkla dolaşmak çok tuhaf geliyor. | Open Subtitles | اشعر في الحقيقة بالحرج وانا اتجول مع مجموعة من العصي الحادة تحت ردائي |
O da utandı, ben de utandım. | Open Subtitles | لقد كان يشعـر بالحرج أنـا كنت أشعـر بالحرج |
Ekibimin bu kıyafeti kesinlikle giymek istediğimi düşünüyor olması yüzünden çok mahçup hissettim. | TED | شعرت بالحرج الكامل إتجاه الحقيقة الواضحة وضوح الشمس إلى فريقي أنني ارتديت هذا الزي كاملًا. |
Dışarı çıktığımda o beyin hemen çaprazımda oturduğunu gördüm. Bayağı utanmış hâldeydi. | TED | وعند خروجي لاحظت أنه كان يجلس في الناحية المقابلة لي مباشرةً، وكان كليًا يشعر بالحرج. |
Hayır, çok yorgunum ve utandım. | Open Subtitles | .. لا، أنا متعبة جداً وأشعر بالحرج طابت ليلتك |
Düşünürken bile utandım. | Open Subtitles | أصاب بالحرج من مجرد التفكير حول هذا الأمر |
Her seferinde bana koşmandan utanıyorum. Artık kendi ayakların üstünde durmalısın. | Open Subtitles | أشعر بالحرج منك كلّما هرعت إليّ يجب أن تدافع عن نفسك |
Şimdi o kadını düşününce, o kızı kendim olduğum için utanıyorum. | Open Subtitles | عندماأفكر بتلك المرأة الآن وتلك الفتاة أشعر بالحرج أنها كانت أنا. |
Biraz utanıyorum. | Open Subtitles | تعلمون، أنا أشعر بالحرج قليلا حول هذا الموضوع. |
Dün gecenin harika olduğunu söylesem ne kadar utanç verici olur? | Open Subtitles | إلى أي مدى ستشعرين بالحرج إن أخبرتك أن ليلة أمس كانت رائعة؟ |
Hala tüm o yaşanan şeylerden utanıyor olabilir. | Open Subtitles | أظن انها لا تزال تشعر بالحرج تجاه كل ما حدث |
Sadece aptalca bir kostüm giydiğim için utanmıştım ve senin de aptalca bulacağını düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بالحرج فقط لأنه كان لدي زي قديم ...و أنا ظننت بأنك سوف تعتقد بأنها قديمة ، و أنا |
Ama ben birkaç saat önce olanlar için kendimi tuhaf hissettim biraz. | Open Subtitles | .. لكن انا كنتُ شعرت بالحرج بخصوص الذي حدث مؤخراً |
- Bunları geri verirken çok utandı. | Open Subtitles | سيشعر بالحرج من إعادة ذلك أيضاً |
Çok mahçup olmuş olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكون حقا تشعر بالحرج. أتعلمين ماذا ؟ |
- Gerçekten mi? Doğru şeyi yapsaydın kendimi aptal ve utanmış hissederek uyanmazdım. | Open Subtitles | كذلك يبدو لي إذا كنت قد فعلت الشيء الصحيح، ما كنت لاستيقظ اليوم شعور بالحرج والغباء، |
Bu konuda mahcup hissediyorum. | Open Subtitles | سأشعر بالحرج جراء فعلى شئ مثل هذا ، من فضلك ؟ |
Ben utanmadım. Sen utandın mı? | Open Subtitles | لا أشعر بالحرج هل تشعر بالحرج ؟ |
Evet, hayır, yani Utanacak hiçbir şeyin yok. | Open Subtitles | أجل ، لا ، أعني، ليس هنالك أي شيء لتشعر بالحرج منه على الإطلاق. |
Utanmadığını, utandığının kanıtı olacak şekilde ısrarla savunuyorsun bu da tabii ki Utandığın anlamına geliyor. | Open Subtitles | أنت تصرين على أنك لست محرجه و الذى يعنى أنك تشعرين بالحرج |
Beni utandırıyorsunuz. | Open Subtitles | انتم تسببان لي بالحرج |