Belki de sana işlerin nasıl yürüdüğü hakkındaki gerçeği söylememeliydim. | Open Subtitles | أتعلم, ربما كان يجدر بي أن لا أخبرك بالحقيقة عن كيفية سير تلك الأمور. |
Sen de onlara babaları hakkındaki gerçeği anlatmadın. | Open Subtitles | لم تخبريهما بالحقيقة عن والدهما |
Fleming hakkındaki gerçeği anlatırsan seni, Susan'ı ve çocukları koruyucu gözaltına aldırmak için anlaşma yapmaya çalışırım. | Open Subtitles | أخبرني بالحقيقة عن" فليمنج". و سوف أعمل على وضعك أنت و " سوزان " و الأولاد ببرنامج حماية الشهود |
Babam artık müzik dahi dinleyemezken, kendi hakkındaki gerçekleri söylemektense bizim hakkımızda yalan söylemişsin. | Open Subtitles | و أبّي لم يعد قادر حتى على الإستماع للموسيقى لقد كذبتِ بشأننا بدلاً من أن تخبريهم بالحقيقة عن نفسكِ |
Evet, gerçek arkadaşlar bize, ...kendimiz hakkındaki gerçekleri anlatanlardır. | Open Subtitles | نعم الأصدقاء الجيدون هم الذين يخبروننا بالحقيقة عن أنفسنا |
Kızgın olmanın asıl nedeni Thea'ya babamla ilgili gerçeği söylemiş olmam. | Open Subtitles | السبب الحقيقيّ لغضبكِ، هو لإخباري (ثيا) بالحقيقة عن والدنا. |
Oraya Sarah'a kocasının ölümü hakkındaki gerçeği söylemek için gitmiştin. | Open Subtitles | لقد ذهبت إلى (سارة) لتخبريها بالحقيقة عن مقتل زوجها |
Doğum günü partinde, babana David Clarke hakkındaki gerçeği sorduğumu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | هل تذكر حفل عيد مولدك حين سألتُ أباك اخباري بالحقيقة عن (ديفيد كلارك)؟ |
Danielle Marchetti hakkındaki gerçeği söyle. | Open Subtitles | (أخبريني بالحقيقة عن (دانييل ماركيتي |
Evet, Cruella babası ve diğerleri hakkındaki gerçeği bana anlattı, onları öldürdüğün gerçeğini. | Open Subtitles | أجل، أخبرتني (كرويلا) بالحقيقة عن والدها والرجلَين الآخرَين... عن قتلك لهم |
Kocası hakkındaki gerçekleri söylecek kadın olduğumu | Open Subtitles | المرآة التي ستخبرها بالحقيقة عن زوجها |
Ana'yla ilgili gerçeği söyleyecek misin? | Open Subtitles | هل ستخبرينه بالحقيقة عن (آنا)؟ |